ANNE BABA SİZİ SEVİYORUM
HAYATIMIN ANLAMI  
 
  SORU CEVAP BEBEK GELİŞİMİ 15.03.2025 07:17 (UTC)
   
 

Bebeğinizin Gelişimi (4.Ay)

 

 BU AYDA BEBEĞİNİZ NELER YAPAR

Biraz daha büyüdü di mi? Neredeyse delikanlı ya da genç kız oldu desenize! Bakalım neler yapabiliyorlar?
 •  Karnının üzerinde duruyorken başını 90 derece kaldırabilir.
 •  Yüksek sesle gülebilir.
 •  Yüzünün yaklaşık 15 cm üzerinde tutulan bir cismi 180 derecelik bir yay boyunca takip edebilir(bir taraftan diger tarafa).
 •  Dik durumda iken başini tutabilir.
 •  Bir taraftan diğerine yuvarlanabilir.
 •  Bir üzüm kadar küçük nesnelere dikkat edebilir.
 •  Neşe ile çigliklar atabilir.
 •  Ellerinden tutularak oturtulduğunda başını gövdesi ile aynı seviyede tutabilir.
 •  Ses yönüne(özellikle annesinin sesine) döner.
 •  Dik tutulduğunda bacakları üzerine biraz ağırlık verebilir.
 •  Destekli oturmaya başlayabilir.
 •  Sese doğru dönebilir.

BEBEĞİNİZİN BU AYKİ BESLENMESİ

Katı gıdalara geçiş
Bebeğini katı gıdalarla beslemeye karar veren bir annenin çevreden aldığı mesajlar çok çeşitli ve kafa karıştırıcıdır. Öyle di mi? Anneniz bir taraftan “ben sana iki haftalıkken başlamıştım” diyecek, diğer taraftan çocuk doktoru 5 yada 6. aya kadar beklemeniz gerektiğini söyleyecektir. Bir arkadaşınız ise katı gıdalara daha erken başlamanın bebeğin geceleri rahat uyumasını sağladığını söyleyebilir. Peki ama siz kimi dinleyeceksiniz? Aslında siz en iyisi bebeğinizi dinleyin. Katı gıdalara ne zaman başlanacağını ondan iyi hiç kimse bilemez. Son zamanlarda yapılan araştırmalar bir bebeğe zengin bir diyet başlanmasındaki başlıca yol gösterici faktör, bebeklerin yaş parametrelerinden çok, onun bireysel gelişimi olduğunu gösteriyor.Katı gıdalara çok erkenden başlamanın bir çok durumda fiziksel bir zararı olmadığına inanılıyor. Ancak tıbbi araştırmaların gösterdiğine göre küçük bir bebeğin sindirim sistemi katı gıdalara karşı hazırlıksız. Katı gıdalara başlanacağı zamanı seçmek önemlidir. Katı gıdalara erken başlanması fiziksel olarak zararlı olmasa bile gelecekteki yeme alışkanlıklarını kötü yönde etkileyebiliyor. Katı gıdalara hazır olmayan çocuk bunları reddettiğinde ortaya çıkan boşa ısrar gelecekteki yemek zamanı kavgalarına zemin hazırlıyor. Bununla birlikte, gıdalara başlamak için çok fazla beklemek de(9-10.aya) zorluklara yol açabiliyor.
Büyümüş bir bebek emzirilmeye ve ağız tatminine gereginden uzun süre alıştırılmışsa katı gıdaların çiğnenmesi ve yutulmasını öğrenmeye karşı çıkabilir. Bu noktada tıpkı alışkanlıklar gibi zevklerin de değiştirilmesi zor. Unutmayın ki ağaç yaşken eğilir! Bebeğinizin katı gıdalar dünyasına o büyük adımı atmaya hazır olduğuna karar verebilmek için (bu sırada çoğu 4-6 aylıktır) aşağıdaki ipuçlarını arştırın ve doktorunuza danışın:
 •  Bebeğiniz başını dik tutabilmelidir. Süzülmüş bebek mamaları bile bebeğiniz destekle oturur ve başını dik tutabilirken verilmelidir. Daha koyu ve katı gıdalar için ise yardımsız oturabilene dek beklenmelidir, buda çoğu kez 7.aydan sonra mümkün olur. 
 •  Dil itme refleksinin kaybolmasını bekleyin. Bu refleks yabancı cisimlerin nefes borusuna kaçmasına karşı doğuştan gelen bir refleksdir. Bu refleksin halen varlığını şöyle test edebilirsiniz: Anne sütü ile sulandırılmış bir parça bebek pirinci gevreğini bebeğinizin ağzına koyun. Eğer dil gıda ile beraber gerisin geri geliyorsa ve bu defalarca tekrarlanıyorsa, refleks hala mevcuttur ve bebek kaşıkla beslenmeye hazır değildir.
 •  Bebek sofraya uzanmaya çalışmakta ve bunlara karşı olan ilgisini göstermektedir. Çatalı elinizden kapan ve ekmeği tabağınızdan aşıran, ve aldığınız her lokma ile ilgilenip heyecanını belli eden bir bebek erişkin gıdaları için hazır olduğunu anlatmaktadır.
 •  Bebek kaşiktan gıdayı alabilecek şekilde alt dudağını içeriye doğru çekebilmektedir.

Bununla birlikte gelişimsel olarak katı gıdalara hazır görünen bir bebek bile beklemek zorunda kalabiliyor. Bu ailedeki alerji öyküsüden kaynaklanıyor. Böyle ailelerin çocuklarını ilk yılın büyük kısmında anne sütü ile beslenmesi ve daha sonra katı gıdalara dikkatli bir şekilde geçilmesi önerilmektedir.

BEBEĞİNİZİN BU AYKİ BAKIMI

Bebeğin oturtulması
Başını iyi tutan ve oturtulduğunda kendini bırakmayan 3-4 aylık bir bebeğiniz oturmaya hazır anlamına geliyor. Bebeğinizi oturur duruma getirmek yalnızca perspektifini değiştirmekle kalmaz, aynı zamanda kaslarını güçlendirerek desteksiz oturmak için deneyim kazanmasına yardımcı oluyor. Bebekler oturtulmaktan sıkıldıklarında şikayet ederek ya da kaymaya başlayarak bunu belli etmeye çalışıyorlar. Oturmak, bebek için hoş bir pozisyon degişikligi olduğu kadar, onun dünyaya daha geniş bir açıdan bakmasını sağlıyor. Dik duran bir bebek herşeyi görebiliyor ve yatmaya nazaran daha uzun süre keyifli saatler geçiriyor.

Bebek masajı
Hangi şekilde olursa olsun anne-bebek etkileşimi ilişkilerini sıkılaştırıyor. Masaj işte bu etkileşimlerden biri olma özelliğini taşıyor. Ayrıca masajın prematüre bebeklerin büyüme gelişmesi üzerinde olumlu etkisi oldugunu biliyoruz. Normal zamanda doğan bebekler için de masajin gelişimlerinde olumlu bir etkisi var. Eğer masaj yapmaktan hoşlanıyorsanız yararlı olmasa bile sırf verdiği keyif için buna devam edin. Ama eğer bu size zor geliyorsa hiç tereddüt etmeden bu konuyu unutun. Bebeginize yaklaşmanin o kadar çok yolu var ki!

Bebek egzersizi
Bebeğinizin zekasını olduğu kadar vücudunuda harekete geçirin. Ebeveynler genelde daha beşikten itibaren çocuklarının entellektüel eğitimine önem veriyorlar ve çoğu kez fiziksel gelişimin kendiliğinden olacağını varsayıyorlar. Ancak fiziksel egzersize biraz olsun zaman ayırarak hem siz hem bebeğiniz bunun önemini hatırlayacaksınız. Bebeğinizle oyuna ayırdığınız zamanın bir bölümünüde egzersizlere ayırın. Bu ayda, fiziksel aktivite onu oturtma, ellerini başının üzerine kaldırma, dizlerini dirseklerine doğru bükme, ve kollarını bacaklarını bükmesini sağlamaktan ibaret olabilir. Eğer onun bu oyundan zevk almasını istiyorsanız yaptırırken kesinlikle somurtmayın. Onunla konuşun yada ona şarkılar söyleyin. Bebeğiniz egzersiz sırasında gülmüyor veya tebessüm etmiyorsa bilin ki zevk almıyordur. Özellikle ürkmüş ya da şaşırmış olup olmadığına veya onları huzursuz eden şeyleri yapmaya zorlanıp zorlanmadıklarına dikkat edin. Ayrıca bebeğinize örnek olarak öğretin; beraberce egzersiz yapan bir aile beraber sağlıklı olur, unutmayın. Ailece spor kayfini yaşayın!


BU AYKİ DOKTOR KONTROLÜ

Her doktorun kontrollerdeki yaklaşımı farklı olabilmekle beraber genel olarak bu ay ki kontrolde şunlara dikkat edeceğini söyleyebiliriz.
 •  Sizin, bebeğinizin ve ailenin geri kalanının evde bir sıkıntılarının olup olmadığı, bebeğinizin beslenmesi, uyuması ve genel gelişimi ile ilgili sorular sorulması.
 •  Bebeğinizin boyunun, ağırlığının, baş çevresinin ölçülmesi ve doğumdan itibaren tutulan gelişim çizelgesine eklenmesi.
 •  Daha önceki sorunlarında kontrol edildiği genel fizik muayene yapılması.
 •  Bebeğin gelişiminin değerlendirilmesi. Muayene eden kişi bebeğin baş kontrolünü, el becerisini, görme, duyma ve sosyal etkileşimini değerlendirir.
 •  Eğer bebeğinizin sağlığı iyi ise ve bir engel yok ise ikinci dönem aşılar uygulanır.(DTB:difteri-tetanoz-boğmaca; OPV:çocuk felci; Hib:hemofilus influenza;Hepatit-B:sarılık)
 •  Bebeğiniz anne sütü ile besleniyorsa D vitamini takviyesi ve flor desteği ile ilgili bilgi verilir.
 •  Katı gıdalara geçiş hakkında bilgi verilir.

Ayrıca geçen ayda ortaya çıkan endişelerinizi doktorunuzla paylaşın. Doktorunuzdan aldığınız tavsiyeleri unutmamak için bir kağıda yazın.

Bebeğinizin Gelişimi (5.Ay)

 

BEBEĞİNİZ BU AYDA NELER YAPAR:

 •  Dik oturduğunda başını düz tutabilir.
 •  Karnının üstünde yatarken kollarından destek alarak göğsünü yerden kaldırabilir. 
 •  Bir taraftan bir tarafa yuvarlanabilir.
 •  Bir üzüm kadar küçük nesnelere dikkat edebilir.
 •  Neşe ile çigliklar atabilir.
 •  Bir nesneye doğru uzanabilir.
 •  Parmaklarının uçlarına değdirilen bir çıngırağı kapabilir.
 •  Bacaklarının üzerine bir miktar ağırlık verebilir.
 •  Ellerinden çekilerek oturtulduğunda başını gövdesi ile aynı seviyede tutabilir.
 •  İnsan sesine doğru dönebilir.
 •  Bebeğiniz belki yardımsız olarak oturmayı da başarabilir.
 •  Aguu ve benzeri sesli ve sessiz kombinasyonları çıkartabilir.

BEBEĞİNİZİN BU AYKİ BESLENMESİ


Katı gıdalara başlanması:
İşte sizin heyecanla beklediğiniz bir an. Aynı yemek masasını paylaştığınız sürece devam edecek olan mücadele, bebeğinize yemek yedirme mücadelesi artık başlamıştır. Ama bu, iyi beslenmenin daha ötesinde, öğün ve ara öğünlerden oluşan sağlıklı alışkanlıkların aşılanması sorunudur. Bebeğinizin ağzına giren lokmanın sağlıklı olması kadar ortamın hoş ve gerilimsiz olmasına dikkat edin. Katı gıdalara başlandığı ilk aylarda, emzirmeye yada biberonla beslemeye devam ettikçe, tüketilen gıdanın miktarı çok önemli değil. Yemek yemek bu ilk aylarda yaşamsal bir işlev olmaktan çok bir deneyim kazanmaktır, o kadar.

Açılış, ilk yemek:
İlk yemek tecrübesine hazırlanırken bazı noktalara dikkat etmeniz gerekmektedir.
 •  Zamanlamayı doğru yapın: Eğer emziriyorsanız, sütünüz en düşük seviyeye indiği zaman(kadınların bir çoğunda bu öğleden sonra yada sabahın erken saatleridir) açılışa başlayın. Eğer bebeğiniz acıkarak uyanıyorsa ve daha dişe dokunur bir şeyler yediğinde daha çok uyuyorsa akşam saati de iyi bir seçim. Aklınızda olsun. Öte yandan bebeğiniz sabahları daha çok acıkıyorsa sabahları vermeniz çok daha doğru.
 •  Olaya neşe katın: Bebeğiniz yorgun ve keyifsizken onu zorlamayın. Yemek saatlerini bebeğinizin genellikle uyanık ve keyifli olduğu saatlere getirin.
 •  Dolu bir mide ile açılış yapmayın: Katı gıdalar vermeden önce bebeğinizin iştahını bileyin. Az miktarda anne sütü yada mama ile onun iştahını açarak başlayın. Bu şekilde bebeğiniz bu yeni tecrübeye dayanamayacak kadar aç olmayacak ve karnı da tam doymadığı için arkadan gelen gıda hoşuna gidecektir.
 •  Zaman ayırın. Bebeği beslemeyi diğer işlerinizin arasında 5 dakikaya sığdırmaya çalışmayın. Besleme zaman alan bir işlemdir.
 •  Ortamı hazırlayın: Kıpır kıpır eden bir bebeği bir yandan dizleriniz üzerinde tutarken bir yandanda isteksiz bir ağza yabancı bir maddeyi sokmak tam bir felaket, kabul edin! Öncelikle sağlam bir beslenme sandalyesi yada koltuğu hazırlayın ve ilk beslenmeden günler öncesinden bebeğinizi buna oturtarak alışmasını sağlayın. Eğer bebeğiniz bunun içinde dönüyor yada kayıyorsa battaniyelerle destekleyin. Ayrıca mama kaşığınızın uygun olup olmadığını kontrol edin. Kaşığın küçük bir oyuğu olmasına ve bebeğin dişetlerine zarar vermemesi için plastik ile kaplanmış olmasına dikkat edin. Son olarakda büyük ve temizlemesi kolay bir mama önlüğü kullanın. Eğer mama önlüğü alışkanlığını erkenden yerleştirmezseniz, bunun ileride olması çok zordur. Biz şimdiedn uyaralım!
 •  Destekleyici rol oynayın: Eğer bebeğinize gösteriyi yürütmesi için bir şans verirseniz, beslenme konusunda başarılı olma şansı artar. Hatta daha kaşığı bebeğin ağzına götürmeden önce, masaya bir parça yiyecek koyun ve çocuğunuzun onu incelemesine, ezmesine hatta tatmasına izin verin. Böylelikle daha sonra kaşıkla sunacağınız şey artık tamamen yabancı olmayacak.
 •  Gelecek beslenmeyi cazip hale getirin: İlk sunulan öğünler esas öğünler değildir, yalnızca sonrakiler için hazırlıktır.Bebeğinize ilk gıdayı verirken ağzına önce çok çok küçük bir parça koyun ve onun reaksiyon vermesini bekleyin. Eğer ilk lokma beğenilirse ağız muhtemelen diğerleri için kendiliğinden açılacaktır. İnanmazsanız denemeye ne dersiniz? Bebek arzulu görünse bile ilk birkaç denemede gıdaları tükürebilir. Ancak katı gıdalara hazır olan bir bebek çok geçmeden tükürdüğünden fazlasını yutmaya başlayacaktır. Lokmalar geri gelmeye birkaç seanstan sonra hala devam ediyorsa bebeğiniz muhtemelen gelişimsel olarak hazır değil demektir. Bir iki hafta bekleyip yeniden deneyin.
 •  Gösteriyi ne zaman sonlandıracağınızı bilin: Bebeğiniz ilgisini kaybettiği zaman asla onu zorlamayın. Somurtkanlık, çevrilen baş, sıkı sıkıya kapatılan ağız, etrafa fırlatılan gıdalar yamak kayfini bozmasın. Bebeğiniz daha önce hoşlandığı bir gıdayı geri çeviriyorsa ya zevkleri değişmiştir yada keyifsizdir. Nedeni ne olursa olsun geri çevrilen bir gıdada fazla ısrar etmeyin. Başka bir gıda deneyin, eğer yine olmazsa bebeğiniz aç olmayabilir fazla zorlamayın.

Bebeğinize ilk verilebilecek gıdalar:
Aşağıdaki listede verdigimiz gıdaların hemen hepsi bebekler tarafından seviliyor. Bize inanın! Ancak bebeğinizi tatlı meyveler ile tanıştırmadan önce kabak, tatlı patates, yeşil fasulye, havuç ve bezelye ile tanıştırın. Et ve tavuk ürünlerini genelde 7-8.aylarda verin. Evde hazırlanan ya da kullanıma hazır olarak satın alınan gıdaların ilk başta çok yumuşak kıvamlı olmasına
dikkat edin. Kıvamı altıncı-yedinci aylara kadar yumuşak tutmaya devam edin. Bebek büyüdükçe kıvamı koyulaştırın. Bebekler genellikle ilk başta yarım çay kaşığından daha azını alıyorlar, ama kısa zamanda 2-3 kaşık hatta daha fazlasını alır duruma geliyorlar. Gıdalar çoğu bebeğinde tercih ettiği gibi oda ısısında ya da hafifçe ısıtılmış olarak sunulabiliyor.
Bebeğinize verebileceğiniz gıdalar:
 •  Pirinç, arpa veya yulaf gevreği
 •  Kabak 
 •  Tatlı patates 
 •  Havuç 
 •  Yeşil fasulye 
 •  Bezelye 
 •  Yoğurt (tatlandırılmamış)
 •  Elma püresi
 •  Muz
 •  Şeftali
 •  Armut
 •  Et ve tavuk ürünleri (daha geç)

Miniğinize bal yasak:Balın boş kalori vermek dışında çok az faydası olduğu gibi, aynı zamanda hastalık riski de taşıdığı biliniyor. Clostridium Botulinum dene bir bakterinin sporlarını içerebiliyor. Bu bakteri erişkinler için fazla bir zarar göstermez ancak bebeklerde kabızlık, emmede güçsüzlük, iştah azalması ve uyklama gibi belirtilerin görüldüğü botilismusa neden olabiliyor. Genelde doktorlar bal verilmesi için ilk yılın sonuna kadar beklemeyi öneriyorlar.

Bu ayki doktor kontrolünüz

Bir çok doktor bu ay için rutin kontrol önermemiştir ama gelecek aya kadar bekleyemeyecek bir probleminiz oldugunda doktorunuzu arayın.

 

Bebeğiniz İlk Yılında Sizden Neler Öğrenir?

 

Bebeğin gelişiminde uyku, beslenme ve iyi bakım ne kadar önemliyse, sevgi ve güven gibi ona ilk yıllarda aşılayabileceğiniz duygular da büyük yer tutar. Annenin sıcaklığı, kulağa fısıldanan tatlı sözler, kucağa alınıp okşanması, bebeğe hayattaki ilk dersini öğretir; sevgiyi... Bebeğiniz daha ilk doğduğunda, onu kollarınızın arasına aldığınızda, kendisine değer verdiğinizi hisseder. Zaman içinde, bu sıcak duyguları iyice öğrenen bebeğiniz, sevginizi karşılıksız bırakmayacaktır.Sevgi bir annenin bebeğine öğretebileceği en güzel duygudur. Aslında tanımlanması zor olan bu duyguyu ona dokunarak, konuşarak, sarılarak öğretebilirsiniz. Bu duygunun kendisi için önemli olduğunu anlayan bebeğiniz, sizin yokluğunuzda bu duyguyu arayacak, sevgiyi böylece öğrenmiş olacaktır. Bebeğinizin ilk aylarda öğrenebileceği bir başka duygu ise; güvendir. Her zaman yanında olduğunuzu bilmek, ağladığında kucağınıza almanız, onu önemsediğinizi gösterir. İlk aylarda aşılanan bu güven duygusu, ileride onun yaşantısını önemli ölçüde etkiler. Kendine güvenli bir birey olarak yetişmek için, güven duygusunu hissetmelidir.

Gülücükler dağıtıyor

4. aydan itibaren bebeğiniz sizi gördüğünde mutlu olduğuna dair sinyaller vermeye başlar. Sesinizi duyduğunda ya da sizi gördüğünde tanıyarak, ayaklarıyla hızlı tekmeler atmaya ya da gülümsemeye başlar. Çeşitli sesler çıkarması ise, sizden ilgi beklediğinin bir işaretidir. Bebekler kendilerini rahat hissettiklerinde ve özellikle de annelerinin kucağındayken daha çok gülümserler. Onun bu neşesini, konuşarak tamamlayabilirsiniz. Şarkı söylemeniz, sevdiği renkli oyuncaklarını yanına getirmeniz, onun mutluluğuna katıldığınızı anlatır.

Özlem duygusu

8. ayla birlikte, bebeğiniz emekleyerek evdeki bir eşyadan diğerine ulaşmaya çalışır. Bu arada, onun yeni bir duyguyu daha öğrenmeye başladığını gözlemlersiniz. Bu duygu; özlemdir. Onu odada yalnız bırakarak bir başka odaya geçtiğinizde, peşinizden geldiğini ya da yüksek sesler çıkararak sizi çağırmaya çalıştığını görürsünüz. Anneden ayrı kalma korkusu, bebeklerde bu dönemde çok fazla rastlanan bir endişedir. Bebeğinizi odada yalnız bırakıp, evin içinde herhangi bir yere gittiğinizde, yanında bir başka tanıdık kişi kalsa bile, o sizin nerede olduğunuzu merak eder.

Öpme ve sarılma

Bebeğiniz 15. aya geldiğinde çevresinde gördüğü kişileri taklit ederek, sizi öpmeye başlar. Gözlem yeteneği geliştikçe, ``sarılma'''' denen hareketi de uygulamaya başlar. Başlangıçta ona bir eğlence gibi gelen bu haraketlerin, aslında çok da fazla bir anlamı yoktur. Fakat yaşı ilerledikçe özellikle de 3 - 4 yaşlarına geldiğinde, artık bu hareketlerin anlamını anlar. Eskiden belki de ``oyun olsun'''' diye sizi sürekli öpen bebeğiniz, artık size kızdığında, hoşuna gitmeyen bir şey olduğunda, bu hareketleri yapmayacaktır. Fakat, gelip sizi öptüğünde, bunun gerçek bir sevgi ifadesi olduğunu anlayabilirsiniz.

Test zamanı

2 yaşından itibaren çocuklar, hırçın ve söz dinlemez bir döneme girer. Bu dönemde sizin ``Yapma!'''' değdiğiniz her şeyin tam tersini yaparlar. Böyle durumlarda çocuk kendi kendine sorar ``Kötü davranışlar göstersem bile annem beni sever mi?'''' Bu sorunun cevabını almaya çalışan çocuk, davranışlarıyla adeta sizi bir testten geçirmeye çalışır.
Çocuğunuz size karşı ters davranışlar sergilediğinde, aşırı tepki göstererek ona kızmak yerine, yaptığının yanlış olduğunu anlatmaya çalışın. Bu durumun sizi rahatsız ettiğini ve onu çok sevmenize rağmen üzüldüğünüzü söyleyin. Sizden sürekli pozitif davranışlar gören çocuk, sonunda sizin kendisini sevdiğinizden emin olacak ve bu davranışından vazgeçecektir.

Bebeğinizi anlamanın ipuçları

Bebeğinizin sizi sevdiğini, onun beden dili sayesinde hissedebilirsiniz. Nasıl mı? İşte bazı ipuçları...

* Burnunuzu çekmesi, sizin yanınızda huzurlu olduğunu anlatmaya çalışmasından kaynaklanır.

* Yanından ayrıldığınızda ağlamaya başlıyorsa, sizi özlüyor ve yanında olmanızı istiyordur.

* Siz telefondayken ya da bir arkadaşınızla konuşurken bağırırsa, sizi paylaşmak istemiyor demektir.

* Evde işlerinizle uğraşırken, emekleyerek yanınıza geliyorsa, sizin yanınızda olmak istiyordur.

* Bütün gün onunla ilgilendiğiniz halde, akşam babası eve geldiğinde onun yanına koşuyorsa, bu ``sizi daha az sevdiği'''' anlamına gelmez.

Bebeğinizi Mutlu Etmenin Yolları

 

Bir bebeğin karnının doyurulup, altının temizlenmesi dışında en çok anne babasının sevgisine ihtiyacı vardır. Zaten mutlu ve huzurlu bir bebek ilk bakışta kendini belli eder. Etrafa gülücükler saçan bir bebek, anne babasından gördüğü sevgi ve ilgiye mutluluğu ile karşılık verir. Bebek doğduğu andan itibaren anne babasına bağımlı olduğundan tüm mutluluğu da onlara bağlıdır. Ancak bebeğiniz büyüdükçe duygusal ve zihinsel gelişimi açısından size büyük görevler düşer. Bebeğinizin hoşlandığı oyunlar, aktiviteler yaşına bağlı olarak değişiklik gösterir. Onunla birlikte oynamak, onunla birlikte birşeyler paylaşmak anne babanın ihmal etmemesi gereken görevi olmalıdır. Aslında onlar nelerden hoşlandıklarının sinyallerini anne babalarına gönderir. Biraz esnek ve kurallara aşırı bağlı kalmadan bebeğinizi mutlu etmek çok da zor değildir;

1-)Bebeğinizle birlikte oyun oynamak onun için en büyük mutluluktur. Onunla içinizden geldiği gibi oyun oynayabilirsiniz. Bu hem sizi hem de onu son derece mutlu eder. Onu günlük yaşamınızın içine katabilir, birlikte alışverişe çıkabilir, pusetiyle gezdirebilirsiniz. Sizin rahat ve sakin olmanız bebeğinize de yansır. Yumuşak, parlak renkli oyuncaklar onların mutlu olmalarını sağlar.

2-)Banyo saatleri bebekler için rahatlatıcı ve eğlenceli olabilir. Ancak bazı bebekler banyodan korktukları için sorun çıkarabilir. Oysa uzmanlar bunun anneden kaynaklanabileceği görüşünde. Anne bebeğini yıkamaktan korkuyor olabilir, sinirli hali bebeğe yansıyabilir. Olaya sakin yaklaşırsanız hem bebeğiniz hem de siz banyo saatlerinden keyif alabilirsiniz.

3-)Uyku bebeğin beslenmekten sonra ikinci önemli ihtiyacıdır. Uykusu gelen bir bebek huzursuzluğuyla bunu belli eder. Yorulup uykusu gelen bebeğinizi hemen uyutmaya çalışmak en iyisidir. Büyüdükçe yanına sevdiği bir oyuncağını alıp yatmaktan hoşlanan bebeğiniz, oyuncağını alıp yanınıza geldiyse uyumak istiyor olabilir. Mesajı doğru alırsanız onu mutlu edersiniz.

4-itibaren sizin ilginize muhtaçtır. Birlikte geçirdiğiniz dakikalarda ona söyleyeceğiniz sevgi dolu cümlelere cevap veremese bile bu diyalog onu mutlu eder. Onunla konuşurken ara verip size kendince cevap vermesini bekleyin. Bir bakışla, bir gülücükle mutlaka size cevap verecektir.

6-)Minik bebekler dili ve işitme duyuları sayesinde müziğe ve müzik yapmaya yatkındır. Eğer ruh hali uygunsa ona şarkı mırıldanmak onun çok hoşuna gidecektir. Banyo saatlerinde ya da altını temizlerken ona şarkı söylemeniz bebeğinizi çok keyiflendirir.

7-)Bebeğiniz büyüdükçe evi ve etrafı keşfetmek isteyecektir. Ancak bu keşifler sırasında engellenmek onu mutsuz eder. Evde alacağınız bazı önlemlerle onu güvenli ve mutlu bir şekilde etrafı tanımasına yardımcı olabilirsiniz.

8-)İlk yaşından sonra bebeğiniz sosyalleşmeye başlar. Ancak yeni arkadaşlar konusunda ona baskı yapmamalısınız. Herkesle iyi arkadaş olmak zorunda değildir ve bu onun içine kapanık olduğunu göstermez. Siz nasıl herkesle samimi değilseniz bebeğinizde kendine yakın bulduğu bir ya da iki çocukla arkadaşlık edebilir.

9-)Bebeklerin yaptığı aktiviteler aylarına göre değişir. Üç aylık bebeğin yapacağı aktivite bir yaşındaki çocuğunkinden farklı olur. Bebeğinizi başka bebeklerle kıyaslamayın. Onun en sevdiği oyunları seçerek ona yardımcı olabilirsiniz. Bebekler sevdikleri oyunlardan büyük keyif alır.

10-)Bebeğinizin mutlu ve huzurlu olması biraz da anne babanın mutluluğuna bağlıdır. Sürekli gergin ve stresli ortamda bebekler de huzursuz olur. Gergin ve sinirliyseniz bunu üzerinizden atın, sakinleşmeye çalışın. Arada bir kendinize de vakit ayırın. Bol bol gülün ve pozitif düşünmeye çalışın. Rahatlamış anne baba, rahatlamış çocuk demektir.

Bebeğinizin Vücut Dili

 

Minik bebeğiniz ağzını sımsıkı kapatıp, başını çeviriyorsa, gözlerini kısıp, ellerini birleştirip, çığlık atarak gülüyorsa ya da yüzünü kızartıp sonra yaygarayı basıyorsa kesinlikle size birşeyleri anlatmak istiyordur. Bebeğiniz konuşamayı öğrenene kadar derdini vücut dilini kullanarak, mimiklerle anlatmaya çalışacaktır. İlk deneyimlerini yaşayan anne babalar için bebeğin ne anlatmak istediğini anlamak biraz zordur. Zamanla bebeğin hareketlerini çözebilir, hareket ve mimiklerinden ne demek istediğini anlayabilirsiniz. Böylece hem bebeğinizin kendine karşı duyduğu güveni gelişir hem de aranızdaki bağ güçlenir.

Ancak bebeğini vücut dilini anlamak pek kolay bir iş değil. Bebeğiniz ağlıyorsa “acaba karnı mı aç; bir yeri mi ağrıyor? “gibi sorular sizi panikletebilir. Ama dikkatli ve sezgileri güçlü anneler bebeklerini kısa sürede anlar ve ne demek istediklerini çözebilir. Onu yakından takip edip, hareketlerini çözdünüz mü bu iş tamam demektir. Zaten bütün bebekler ortak bir dil kullanır. Sevinme, şaşırma, ürkme gibi tepkileri tüm bebeklerde aynıdır. Eller ve kollar açılır, dudak bükülür, sevinç çığlıkları atılır… Olumlu olanların yanı sıra olumsuz mesajları da anlamak kolaydır. Ekşimiş bir yüz, gergin bir ifade mutsuzluğu gösterir. İlgiden sıkılmış bir bebek eliyle yüzünü örter, kulağını eller. Böyle bir durumda onunla oynamayı durdurun. Size kollarını uzatırsa oyuna devam edin, ancak kucağınızdan kurtulmaya çalışırsa bu onun artık yorulduğunu, oynamak istemediğini gösterir. Bebeğinizle birlikte vakit geçerirken onun verdiği ipuçlarıyla hareket ederseniz, hem size karşı güveni gelişir hem de kendini sevgi ve güven dolu bir ortamda hisseder. Onun size gönderdiği tüm sinyallere duyarlı olduğunuz zaman yaşam ikiniz için de daha kolay olacaktır.

Eğer bebeğiniz çok küçükse jest ve mimikleri size yardımcı olacaktır. Bol bol konuşmanız onun için çok rahatlatıcı olur ve iletişimi güçlendirir. Sizi anlamayabilir ama büyük bir dikkatle sizi inceler ve dinler. Konuşma ritminize uygun hareketler yapar. Dört- altı ay arası bebeklerde öğrenme süreci hızlıdır ve onunla diyaloglarınız daha da kolaylaşır. Artık onun ne demek istediğini ve ne yapacağını önceden anlayabilirsiniz. Ona gülerken yüz ifadenizi değiştirip suratınızı astığınızda o da hemen dudağını büküp ağlayacaktır. Altı aylık bir bebek artık sizin ilginize içgüdüsel olarak değil, duyduğu heyecanı paylaşmak için tepki verir. Yüzünde beliren her mimiğin bir anlamı vardır ve annenin yüzündeki ifadeyi taklit etmeye başlar. Tıpkı kelimelerle iletişim kuruyormuş gibi mimiklerini kullanır. Onuncu ayda bebeğiniz mutlu, kızgın ya da heyecanlı olduğunu ifade etmeye çalışır. Zaten artık anne baba bebeklerinin dilini çözmüş olur. Bebekler yüz ifadeleriyle rahatsızlıklarını da anlatmayı başarır. Yüzündeki acı ifade onun dişiyle ilgili bir sorunu olduğunu gösterebilir.

 - Bebekler mutlu olduklarında göz bebekleri büyür, alnı kırışır, ağzını ve gözlerini iyice açar.

 - Sıkıldığı zaman ıkınıp, sıkınır, yüzü gerilip asılabilir. Böyle durumda rahat bırakılmak istiyordur.

 - Suratı ekşi ve eliyle sizi itiyorsa bu “kabak püresini yemek istemiyorum” anlamına gelir.

 - Canlı, gülümsüyor ve neşeli ise bu oyun oynamak istiyorum demek olur.

 -  “Ooo” gibi bir çığlığın anlamı oyuncağını çok beğendiğini gösterir.

 - Gözlerinden yaş gelmeden sürekli ağlıyorsa bulunduğu ortamdan sıkılmış demektir. Onun dikkatini başka bir şeye çekebilirsiniz.

Bebeğinizle Seyahat

 

Kış ayları herkes için zorlu ve sıkıcı geçen bir zaman dilimi olur. Hele küçük bir bebeğe sahipseniz soğuk havalar ve muhtemel hastalıklar nedeniyle bebeğinizle birlikte evde zorunlu kalmak, dışarı çıkamamak hem sizi hem bebeğinizi oldukça bunaltacaktır. Hele bir de o kısacık sokak gezilerinizde bebeğiniz kış aylarının olağan hastalıklarına sık sık yakalandıysa baharla birlikte artık tatil planları da yapmanın zamanı geldi demektir.

Tatil yapmak annelerin de hakkı değil mi? Belki de bu sizin bebeğinizle yapacağınız ilk tatil olacak. Ona aldığınız rengarenk şapkalar ve mayolar içinde daha da sevimli görünecek. Bebeğiniz deniz ve doğayla tanışacak. Ancak yolculuğa çıkmadan önce iyi plan yapmalı hem bebeğiniz hem sizin sağlığı ve rahatını düşünerek hareket etmelisiniz.

Bebeğinizle yolculuğa çıkarken kullandığınız ulaşım aracı bebeğinizin rahatı açısından önem taşır. Bebeğinizi güvenli bir oto koltuğuna oturtmalı ve sıkıca bağlamalısınız. Aksi takdirde ani bir harekette bebeğiniz koltukla beraber düşebilir. Minik bebeğinizi zorda kalmadıkça araba seyir halindeyken emzirmeyin. Bu işi mola zamanlarına bırakın. Süt bebeğin boğazına kaçabilir. Mümkünse yola gece ya da sabah erken saatte çıkın, böylece bebeğiniz yolun bir kısmını uykuda geçirir. Bebekler arabada yüzlerine güneş gelmesinden hoşlanmazlar. Bunu önlemek için camlara güneşlik takabilirsiniz.

Eğer ulaşım aracı olarak uçağı kullanacaksanız bir yaşın altındaki bebekler de sorunsuz olarak uçakla seyahat edebilir. Fakat seyahat öncesi bebeğin doktor kontrolünden geçmesi gerekir. Kalkışta ve inişte oluşabilecek kulak ağrılarını engellemek için bebeğinize içecek birşeyler verebilirsiniz. Uçağın içi serin olabilir, yanınıza bebeğiniz için kalın bir şeyler almayı unutmayın.

Eğer bebeğinizle ilk kez tatile çıkıyorsanız biraz zorlanabilirsiniz. Çünkü bebekler evin sakin ve alışılmış ortamından ayrılınca yeni bir ortama uymakta zorluk çekebilirler. İyi bir organizasyonla bu sıkıntılar aşılabilir. Önemli olan bebeğinizin evde alıştığı yaşantısının olabildiğince benzer şekilde sürdürülmesidir. İlk aylarda bebekler temiz, tok ve rahat bir şekilde yatmayı ya da oturmayı isterler. Yolculukta yanınıza bebeğinize tanıdık gelebilecek eşyalarını alırsanız ortama daha kolay uyum sağlayabilir. Uyurken herzaman üzerine örtülen bir örtü, sevdiği bir oyuncak bu ortamı oluşturabilir.

Yolculuğa çıkmadan bazı hususlara dikkat edilmelidir. Öncelikle gidilecek yer çok uzak olmamalıdır. Yolculuğa çıkmadan önce bebeğinizi doktor kontrolünden geçirmelisiniz. Aşı zamanı ise bunları tamamlayarak yola çıkın. Sineklere karşı cibinlik, emzik, sinek kovucu tabletler, gece lambası (bebeğiniz buna alışık olabilir) kesinlikle unutmayın. İlk birkaç gün yetecek kadar mama götürürseniz gittiğiniz yerde mama arama telaşına düşmezsiniz. Yolculuk sırasında bebeğinizin beslenmesinde değişiklik yapmayın. Herzaman yediği besinleri verin. Yolculuklar yeni besinlerin denenmesi için uygun ortam değildir. Daha sakin bir ortamda denemesinde fayda vardır. Yola çıkmadan önce bebeğinizi fazla beslemeyin.

Yolculuk sırasında eğer hava çok sıcaksa tüm pencereleri birer santim aralayın. Böylece bebeğiniz cereyanda kalmadan arabanın içi havalanmış olur. Bir- iki saatte bir durarak bebeğinizin su ihtiyacını karşılayın, altının değişmesinin gerekip gerekmediğini kontrol edin.

Bebeğin Çantasi

Yolculuk için bavul hazırlarken bebeğin eşyalarını ayrı bir çantaya koymakta fayda vardır. Böylece hem arananlar kolay bulunur hem de bebeğin eşya ve yiyeceklerinden herhangi birinin unutulma olasılığı azalır.

Biberon, oyuncak, losyon, bez, su gibi heran elinizin altında bulunması gereken eşyalar için ayrı çanta hazırlamak ve bunu yanınıza almak daha pratik olur.

Yolculuk sırasında ve gittiğiniz suyu, ıslak mendil, yastık, ince bir örtü ve bebeğinizin sevdiği bir oyuncağı yanınıza alabilirsiniz.

Bebeğinize giysi olarak onu sıkmayacak hafif giysiler ve güneşten korumak için şapka almalısınız.

Gideceğiniz yerde bebeğinizin bakımını ihmal etmemelisiniz. Bebek kremi, bebek yağı, şampuan, tarak, tırnak makası, havlu ve onu güneşten korumak için yüksek koruyucu faktörlü güneş kremini unutmayın.

Minik Bedenlerin Ev Serüvenleri

 

Bir bebeğin hastaneden eve çıkması her zaman için anne ve babaları telaşlandırıyor. Özellikle bebek prematüre ise aileler daha fazla endişe duyuyor. Evet, gerçekten de prematüre bebeklerin bakımı biraz daha zor. Ancak, Alman Çocuk Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Alper Soysal’ın önerileri ile bugünleri kolaylıkla atlatabileceksiniz.

bebek.com: Bir prematüre bebek hangi şartlar sağlandıktan sonra hastaneden taburcu edilir?
Dr. Alper Soysal Prematüre bebekler 3-4 şartı yerine getirebildiklerinde taburcu olabilirler. Ne kadar küçük doğmuş olursa olsun; eğer solunum problemi ortadan kalkmışsa, kuvözden çıkartıldığında üşümeyecek kadar kendi ısısını koruyabiliyorsa yani üşümüyorsa ve kendisini büyütebilecek kadar emmek suretiyle beslenebiliyorsa eve taburcu olabilir demektir. Prematüre bebekler bu yeteneklerin hepsini ortalama 34-35 haftalık iken yapabilirler.

bebek.com: Bebek eve geldikten sonra nasıl bir beslenme düzeni olmalıdır? Hangi miktarda anne sütü veya mama verilmelidir?
Dr. Alper Soysal Prematüre bir bebek evde 3 saatte bir veya eğer acıkırsa daha erken sürelerle beslenmelidir. Eğer anne sütü varsa anne sütü, yoksa prematüre maması veriyoruz. Anne sütünü de anne sütü güçlendiricisi ile takviye ediyoruz. Burada önemli olan günde ortalama 20-30 gr kilo almasıdır. Taburcu olduktan 1 hafta sonra mutlaka tartı kontrolü yapıyoruz. Haftada ortalama 150-200 gr tartı alması yeterli beslenebildiğini gösterir.

bebek.com: Prematüre bebeğin sağlığı hakkında kesin fikre sahip olabilmek için doğum zamanı mı yoksa kilosu mu anne ve baba tarafından kriter alınmalıdır?
Dr. Alper Soysal Hamilelik süresi daha önemlidir. Çünkü 30 haftanın altında doğan bebekler en riskli grubu oluştururlar ve bu bebeklerin onda birinde kalıcı sorunlar gelişebilir. Ancak eğer hamilelik haftası 30 üzerinde ama kilosu 1000 gr altında ise, bu durumda da bazı riskler oluşabilir.

bebek.com: Prematüre bebeğin evde kullanması gereken ilaçlar anne ve baba tarafından nasıl verilmelidir? Süte karıştırmak uygun mudur?
Dr. Alper Soysal Genel prensip olarak evde kullanması gereken vitamin ve demir damlalarını direk olarak ağıza damlatmalarını tercih ediyoruz. Süte karıştırılması etkilerini azaltabiliyor.

bebek.com: Bir prematüre bebek günde ne kadar uyumalıdır?
Dr. Alper Soysal Her yeni doğan bebek günde ortalama 14-16 saat uyuyabilmesine rağmen kişisel farklılıklar olabilir. Prematüre bebekler ilk haftalarında biraz daha fazla uyuyabilirler.

bebek.com: Ne zaman ve nasıl yıkanmalıdır?
Dr. Alper Soysal Prematüre bebeklerin 2-3 günde bir yıkanmalarını tavsiye ediyoruz. Bu süre haftada en az iki olmalıdır. Prematüre bebekleri yıkarken zamanında doğan bebeklere kıyasla daha dikkat edilmeli ve nazikçe yıkanmalıdır.

bebek.com: Altını ne sıklıkta değiştirmek gerekir? Pişik kremi, pudra, ıslak mendil kullanmak zararlı mıdır?
Dr. Alper Soysal Altları sık sık değiştirilmeli. Her beslenme öncesi ve sonrasında kontrol edilmeli ve kirli ise değiştirilmelidir. Günde 3-4 kez koruyucu amaçla pişik kremi sürülebilir. Pudra ve ıslak mendil tavsiye etmiyorum. Alt temizliğinin kaynamış temiz suyla ıslatılmış pamuklarla yapılması, tahrişi en aza indirdiğinden daha uygun olur.

bebek.com: Ne şekilde yatırılmalıdır?
Dr. Alper Soysal Zamanında doğan çocuklar gibi prematüre bebekler için tüm dünyada tavsiye edilen uyuma pozisyonu sırtüstü pozisyondur. Prematüre bebeklerde “ani beşik ölümü sendromu” daha sık görüldüğünden yatırılma pozisyonuna çok dikkat edilmelidir. Ayrıca bebek sert bir yatakta yatırılmalı, beşik etrafında yumuşak koruyucular kullanılmamalı, yastık kullanılmamalı, beşik içine ayıcık gibi yumuşak oyuncaklar koyulmamalıdır. Üzerine örtülecek battaniye ince ve tercihen delikli olmalı, yumuşak ve kalın yorgan kullanılmamalıdır. Bu önlemlerin hepsi, bebeğin henüz başını kaldıramaması ve tehlike durumunda kendini kurtaramaması nedeniyle ağız ve burnunun kapanıp nefes almasını engellemesin diye alınmaktadır.

bebek.com: Odasının sıcaklığı kaç derece olmalıdır?
Dr. Alper Soysal Prematüre bebekler için ilk bir ayda oda sıcaklığı yaklaşık olarak 34-35 derece olmalıdır. Ancak her bebeğin daha rahat ettiği farklı ısı aralığı olabilir. Bu nedenle eğer mevcut ısıda iken bebeğin yüzü, kulakları ve burnu üşüyor ise sıcaklı bir derece artırılabilir. Aynı zamanda, özellikle çok küçük doğanlarda bebeğin vücut ısısını kontrol etmek en iyisidir. Vücut ısısı en kolay koltuk altından bir derece ile ölçülür ve 36.5-37 derece olması idealdir. 36.5 altında üşümüştür, 37 üstünde ise ısınmış demektir.

bebek.com: Ne kadar süre ile karantina durumu devam etmelidir?
Dr. Alper Soysal Aslında karantina durumu değil, ancak bazı şeylere daha fazla dikkat ediyoruz. Örneğin bebeğe dokunmadan, kucağa almadan, beslemeden veya mamasını hazırlamadan önce ellerimizi mutlaka sabunlu su ile yıkamalıyız. Eğer ev halkından bir kişi gripal bir enfeksiyon geçiriyorsa, bebeğe yaklaşmasa dahi ev içindeyken mutlaka maske takmalı. Taburcu olduktan sonra 1.5-2 ay ev dışına çıkmalarını ve yine bu aylar arasında ev içinde kalabalık toplantılar yapılmasını istemiyoruz.

bebek.com: Giyiminde dikkat edilecek noktalar var mıdır?
Dr. Alper Soysal Genellikle aileler prematüre olsun veya olmasın bebeklerini kat kat giydirmeye eğilimli oluyorlar. Bunu istemiyoruz. Oda ısısı uygun seviyede ise, bir body, bir tulum ve üzerine bir veya iki katlı ince bir battaniye yeterlidir. Ancak yine de ilk günlerde bebeğin ısısı iyi kontrol edilmelidir.

bebek.com: Eve çıktıktan sonra yaptırılması gereken testler var mıdır? Varsa bu testler nelerdir?
Dr. Alper Soysal Prematüre bebeklere hamilelik süresine göre bir takım tetkikler yapılır. Bunların bir kısmı eve taburcu olduktan sonra devam edebilir. Özellikle göz muayenesi, işitme tarama testi doktorunun önerisine göre yapılmalıdır. Prematüre bebeklerde kansızlık ve kemikte mineral azlığı daha fazla görülür ve bu durum kan tetkikleri ile takip edilmelidir.

Prematüre ve Düşük Doğum Ağırlıklı Bebek

 

   Çoğu anne baba bebeklerine tam belirlenen tarihte, en fazla birkaç gün geç veya erken kavuşmayı beklerler. Ve aslında gerçekten de,birçok bebek kendileri için anne rahminin dışındaki yaşama yönelik gerekli hazırlıkları tamamlayarak en uygun zamanda yanibeklenen tarihte doğarlar. Ancak her zaman işler yolunda gitmemekte ve bazı hamilelikler beklenmedik hatta kimi zaman tehlikeli bir şekilde kısa kesilmekte ve bebeğin prematüre veyaçok küçük doğması ile sonuçlanmaktadır. Bu bebeklerin bir kısmı, düşük doğum tartısı sınırı olan 2500 gramdan sadece birkaç gram daha hafif doğarlar ve hızlı gelişim sonucunda, normal doğum tartılıakranlarını yakalarlar. Ancak rahim içi gelişimin birçok haftasından mahrum kalan diğerleri, kimi zaman avuç içine sığacak kadar küçük doğarlar ve rahim içindegöstermiş olmaları gereken büyüme ve gelişmeyi yakalayabilmeleri için, aylar süren yoğun tıbbi tedavi ve bakıma ihtiyaç duyarlar.Düşük doğum ağırlıklı ve prematüre bebekler gelişmiş bebeklere göre daha riskli bir grup oluşturmalarına rağmen, bebeklere yönelik tıbbi uygulamalardakihızlı gelişmeler büyük çoğunluğunun normal, sağlıklı çocuklar olarak büyümelerini olanaklı kılmıştır. Ancak hastaneden taburcu olup evlerine götürüldükleri güne dek,anne-babalar sıklıkla sıkıntılı günler ve uykusuz geceler geçirirler.

   Yenidoğan Yeni Bakım Ünitesi
   Bu ünitelerle ilk karşılaşma ürkütücü gelebilir. Yine de neye bakıyor olduğunuzu bilmek sizi rahatlatacaktır. İşte tipik bir yenidoğan yoğun bakım ünitesindegörebilecekleriniz:
  • Üzerlerinde sadece alt bezleri olan bir sürü çıplak, küçük bebek
  • Isıtıcılı yataklar, ısı yayan lambaların altında yerleştirilmiş ayarlanabilir döşekler şeklindedir.
  • Kuvöz. Etrafındaki dört giriş çıkış deliği dışında kapalı koruyucular.
  • Tüpler, teller, minik plastik borular; bebeklerdeki bu aletler monitörlere, damar içi sıvılara ve solunum, kalp hızı, oksijen tüketimini değerlendirip düzenleyenaletlere uzanmaktadır.
  • Hayati bulguları kaydeden ve herhangi bir değişikliği alarm vererek bildiren monitörler.
  • Oksijen verilmesine ve solunum desteğine yarayan plastik başlık ya da vantilatörler.
  • Her bebeğin yatağının başında, belirli zaman aralıkları ile fazla solunum salgılarını temizleyen emici sistemler.
  • Sarılıklı bebeklerde fototerapi ( ışık tedavisi ) amaçlı lambalar.

   Bir prematürenin portresi

   Tam zamanında doğan bebeklerin anne-babalarının, bebeklerini ilk gördüklerinde bir şaşkınlık dönemi yaşamaları doğaldır. Prematürebebeklerin anne babaları ise tam anlamı ile bir şok yaşarlar. Tipik bir prematüre yaklaşık 1600-1900 gr., bazısı ise daha düşük ağırlıklı doğar. En küçükleri bir erişkinin avucuna sığacak büyüklüktedir. Prematürenincildi şeffaftır ve arterler ile venler cilt üzerinden görülebilir. Cilt altında yağ dokusu gelişmediğinden, cilt gevşek bir izlenim verir ve çoğu zaman lanugo denen yumuşaktüylerle kaplıdır ( bu tüyler dökülme fırsatı bulamamıştır). Bebeğin kahverengi yağ dokusu gelişmediğinden ısısını koruma yeteneği yoktur. Prematürenin kulakları; şekilvermeye yarayan kıkırdak dokusu henüz gelişmediğinden, düz, kıvrık ya da dalgalı bir şekilde olabilir. Cinsiyet karakterleri çoğunlukla tam gelişmemiştir veerkeklerde testisler inmemiş olabilir. Henüz ne kas ne de sinir gelişimi tam olduğundan yenidoğanda bulunması gereken birçok refleks ( yakalanma, emme, irkilme )bulunmayabilir. Ve, nefes kuvveti olmadığından, bebek çok az ağlıyor ya da hiç ağlamıyor olabilir."Prematüre apnesi" şeklinde adlandırılan, arada solunumundurduğu dönemleri de olabilir.  Ancak prematürelik geçici bir durumdur. Preterm doğanlar, gerçekte doğmaları gereken 40. haftaya ulaştıklarında boyut ve gelişim açısından tipikyenidoğanlara oldukça benzemektedir.

   Prematüre Bebeğin Beslenmesi
   Prematüre bir bebeğin beslenmesindeki hedef haftada 90-120 gr. tartı alımıdır. Ama hedeflenen tartı alımı ne olursa olsun, prematüre bebeğin durumu stabilizeolmadan bu alımın başlaması mümkün değildir. Tıpkı tam gelişmiş bebeklerde olduğu gibi prematüre bebeğinde kilo alımına başlamadan önce bir miktar kaybetmesi,beklenen bir durumdur. Prematüre bir bebeğin besinsel ihtiyaçları zamanında doğmuş bir bebekten epeyce farklılık gösterir. Zamanında doğan bebeklerin iki ana besini olan anne sütüve mama, prematüreler için yeterli değildir. Bu minik bebekler, ana rahminde almış olacaklarına benzer bir diyete ihtiyaç duyarlar. Bu da daha fazla protein, kalsiyum,fosfor, çinko, sodyum ve başka olası besinleri de içermelidir. Ve tüm bu besinleri mümkün olduğunca konsantre bir şekilde almak zorundalar. Çünkü bir seferdealabilecekleri besin miktarı çok azdır. Çoğu prematüre, yenidoğan servisine getirildiğinde, dehidratasyonu ( sıvı kaybı ) ve elektrolit kaybını önlemek amacıyla; su, şeker ve belirli elektrolitleriiçeren bir intravenöz ( damar içi sıvı ) verilir. Böyle bir ilk beslenmeyi takiben, çok prematürebebekte ( 30-33. haftadan önce doğanlar) henüz emme refleksi gelişmediğinden, burundan takılan ve mideye ulaşan bir nasogastrik sonda ile beslenirler.33. hafta ve daha üstü doğan( 1300 gr. ve üzeri) prematüreler direkt anne memesine verilebilirler ancak biberonla beslenmeleri gerekiyorsa daha uzun zamanbeklemeleri gerekir. Birçok uzman, prematüre bebeklerin beslenmesinde, anne sütünü mamaya tercih etmektedir. Bunun bir nedeni, annedeki antikorlar, hormonlarve başta bebeğin ihtiyaç duyduğu yağın emilmesini artıran lipaz olmak üzere birçok enzim gibi maddelerin, inek sütünde ve mamalarda bulunmamasıdır.Ayrıca doğanın sonsuz armağanlarından biri olarak, prematüre bir bebeğin annesinin sütü, tüm bu saydığımız maddeler açısından zamanında doğan bir bebekannesine göre çok daha zengin ve prematüre için daha uygundur. Annenin emzirmesinin mümkün olmadığı durumlarda, özellikle prematüreler için tasarlanmış, yüksekkonsantrasyonlu formüller ( ancak sırada mama değil ) anne sütünün yerini alabilecek iyi alternatiflerdir.

   Bebeğiniz henüz emmeye hazır olmasa da doğum yapar yapmaz daha sonra gerekeceğinden süt üretimine başlamalısınız. 4 saatte bir sağdığınız sütünüzüdondurucuda saklayabilirsiniz. Sütünüzü sağarken özellikle besleyici özelliği daha yüksek olan yağdan zengin son kısım sütü çıkarmak amacı ile göğüslerinizi tamolarak boşaltmayı ihmal etmeyin. Düzenli olarak pompa ile sütünüzü sağmanız, bebeğiniz şu anda sizi emmese de sütünüzün kesilmesini önleyecek ve bebeğinizinemme zamanı geldiğinde hazır olacaktır.

   Prematüre Bebekler İçin ÖzelBakım Önerileri
   Özellikle bebeğinizin eve geldiği ilk haftalarda evinizi her zamankinden daha sıcak, yaklaşık 22,5 derecede tutun. Genellikle eve gelene kadar prematürebebeklerin ısı ayar mekanizmaları çalışmaya başlar; fakat vücutlarının küçüklüğü ve yapa oranla ciltlerinin fazla olması nedeniyle yardımsız çok rahatolamazlar. Prematüre bebekler 2-2,5 kg. ya da 37-40 gestasyon yaşına ulaşana dek eve dönmelerine izin verilmez. Eve döndükten sonra da bazı ayrıntılaradikkat etmek gerekir. 

  • Gerekirse prematüre bebekler için üretilmiş bezler alın. Bu ona büyük gelmeyecek ve daha rahat etmesini sağlayacaktır.
  • Biberon kullanıyorsanız sterilizasyonuna dikkat edin.
  • Bebeğinizi zaman ayırıp daha sık emzirin. Prematüre bebeklerin mideleri çok küçüktür ve iki- üç saatte bir beslenmeleri gerekir. Ayrıca zamanında doğanbebekler kadar güçlü ememezler ve doymak için daha uzun süre emmeleri gerekir.
  • Bebeğiniz gerekli tüm besinleri içeren bir mama almıyorsa, doktoru tarafından önerilen bir multivitamin desteği verin.
  • Bebeğinize zamanında doğan bir yenidoğana davranırmış gibi davranın. Fazla dikkatli, aşırı hoşgörülü ve bağımlı olmayın. Bebeğinizin biraz daha iyi bakılmasıgerektiği doğrudur ama sandığınız kadar kırılganda değildir. Çok fazla çocuk merkezli bir ortam ileride gelişimi olumsuz etkileyebilir ve sonuçta şımarık,tutturan ve mutsuz bir çocuk ortaya çıkabilir

Bebeğinizin Biberonla Beslenmesi

 

   Her anne bebeğini biraz sabırla ve gerekirse başlangıçta bir uzman yardımı ile kendi sütü ile besleyebilir. Buna karşınbebeğinizi anne sütü yerine biberonla beslemenin iki önemli avantajı vardır. Tüm besleme işlerini kendiniz yapmak zorundakalmaz, eşinizide devreye sokabilirsiniz. Ayrıca her öğünde bebeğin ne kadar süt aldığını görebilirsiniz. Öte yandan, biberonlabeslemenin getireceği en önemli sorun, bebeğinizde mide rahatsızlıklarına ve ishale yol açabilecek bakterilere karşı aşırıtitiz ve dikkatli olmak zorunluluğudur. Başlangıçta kendi sütünüzüde baskılamanız gerekecektir. Kendi sütünüzyetmeyeceğinden kaygılanıp bebeği biberon ile beslemeye yönelmiş olabilirsiniz; oysa biberonla beslerken sütle dolanmemelerinizin verdiği rahatsızlık sizi şaşırtacaktır. Biberonla beslenen bebeklerin kiloları dikkatle izlenmelidir. Fazla kiloalıyorsa, nedeni onu fazla beslemeniz olabilir. Mama çok yoğun olursa zarar verebilir, kutu üzerinde yazılı bilgileri vetalimatları dikkatle okuyun.

   Biberonla beslemede gerekenler:
   Bütünü ile biberon ile beslenen bebekler için en azından sekiz adet büyük boy biberon şişesi gereklidir. Fazladan biberonmemeleride alarak bunları temiz bir kavanozun içinde, yedekte saklamalısınız, böylece tıkanan memelerin yerine yenilerinikolayca kullanabilirsiniz. Biberona yerleştirilen tek kullanımlık içliklerde bebeğin yuttuğu hava en aza indirgenmiştir,böylece bebeğiniz daha az gaz problemi yaşayacaktır. Doğal görünümlü biberon memelerinin özelliği kullanım açısından geçek memeye çok benzemeleridir. Bebeğinizin damak veçene gelişiminde olumlu etkileri olur. Bebek ağzına aldığında sütü damağına doğru fışkırtacak şekildetasarlanmıştır.

  Geleneksel biberon memeleri ile bebeğiniz gerçek memeden emerken yaptığı emme hareketini yapamaz. Delikleri değişikgenişliklerde olabilir. Saniyede iki-üç damla süt akıtabilmesi en iyisidir. Küçük bir yarık, iğne deliğinden daha iyidir.Karın ağrılarına karşı yapılmış biberon memeleri, süt içilirken biberona hava girecek şekilde tasarlanmıştır. Böylece biberonağzının büzüşmesi önlenir, bebeğin hava yutmasıda engellenmiş olur. Silikon memeler bir yıl kadar dayanır.Geniş tabanlı biberon ağızları her biberon şişesine uymaz. Bebek emdikçe ağzı geniş tabana yaslanır, memenin ucu ağzınıniçinde gidip gelir, böylece gerçek memeyi andırdığı söylenebilir.Meme uçlarının dışında aşağıdaki malzemelere de ihtiyacınız olacaktır.

  • Geniş bir ölçü kabı
  • Plastik huni (hazırlanan mamanın biberona boşaltılmasında işe yarar.)
  • Plastik kaşık
  • Şişe fırçası (biberon ve şişelerin içini temizleyebilmek için gerklidir.)
  • Sterilize edici tablet yada sıvı (soğuk suya katılan mikrop kırıcılardır)
  • Tuz (süt kalıntılarını temizlemek içinbiberon memesinin içi tuzla ovulur)
  • Makas (mama kutularının ağzını açmak için)
  • Kaynatma kabı (gerçleri sterilize ederken kullanılır ve ağzı kapaklı olmalıdır)

   Bebeğinizi biberonla beslerken:
   Bebeğinizi beslemek onun için yapacağınız en önmli şeydir. Ancak, onun istediği tek şeyin biberondaki süt olduğunu yada onuherhangi birinin besleyebileceğini düşünmeniz yanlış olur. Sevginiz, sıcaklığınız ve onunla konuşmanızda süt kadar gerklidir.Bebeği beslerken, onu emzirir gibi kendinize doğru tutun, ona gülümseyin, onunla konuşun. Bebeği hiç bir zaman biberonlayalnız bırakmayın, boğulabilir. Beslenme düzenini ayarlaması için bebeğinize ta başından fırsat tanıyın. Beslenme hızını bırakın kendisi ayarlasın, ara sırabeslenmeyi bırakıp sağa sola bakınsın, biberonla yada sizinle oynasın. Böyle oyun katılmış bir beslenme yarım saat bilesürebilir. Bırakın ne kadar süt alacağını kendi belirlesin. Siz rahat bir yere oturun vebekleyin. Beslenmeyi eşinizlede paylaşmanız gerekir. Bebeğinizi eşinizde besleyebilir.Herhangi bir nedenle memeden biberona geçmek isterseniz bunu yavaş yavaş ve bu konuda bilgili kişilere danışarakyapmalısınız. Her emzirme öğününü biberonla değiştirmel için üç gün beklemek gerekir. İşe öğlen öğününde biberon vermeyebaşlayarak koyulun. Bebek biberonu almazsa bir sonraki gün tekrar deneyin. Değişik bir biberon memesi deneyebilir yadabiberon ucuna birkaç damla anne sütü damlatarak bebeğinizi biberona çekebilirsiniz. Üç gün süre ile öğlen öğünündebiberonla beslenmeyi öğrendikten sonra gündüz öğünlerinden birini daha biberona dönüştürebilirsiniz.

   Bebek mamasının hazırlanması:
   İlk haftalarda bebeğiniz sık sık acıkacağı için mamasını önceden hazırlayıp buzdolabında bulundurmak iyi olur. Bebeğinizedokuz aylık olana dek süt çocuğu için olan mamalarda vermeniz gerekir. Bu mamalar işlenmiş inek sütünden yapılır.Bebeğinize ne tür ve hangi marka mama vereceğinizi doktorunuza danışabilirsiniz. Bebeğinize verdiğiniz mamanın süreklitürünü ve markasını değiştirmeniz onun midesini bozabilir.Süt çocuğu için yapılan mamalar daha kolay hazırlanması için toz halinde satılır.Kutusunun üzerinde ne kadar suya ne kadar toz karıştırılacağı yazmaktadır. Uygun ölçekte tozu kaşık ile aldıktan sonrafazlasını bir bıçak yardımı ile sıyırın. Size tavsiye edilen oranlara titizlikle uymanız bebeğin uygun kilo alması için 
önemlidir, aksi takdirde bebeğiniz aşırı kilo alabilir. Fazla su ile hazırlanan mamalar ise bebeğin kilo alımını yavaşlatır.Mama hazırlamak için kullanacağınız su önceden kaynatılıp soğutulmuş olmalıdır. Bekletilmiş su kullanmayın. Mamayı doğrudan biberonda yada başka bir kabın içinde hazırlayabilirsiniz.Hazıladığınız mamaları biberonda memesi içe dönük olacak şekilde kapağını kapatıp buzdolabında 24 saat saklayabilirsiniz. 

   Bebeğiniz ne kadar mama ister:
   Bebeklerin iştahı günden güne değişmektedir. İlk günlerde biberonlara 100’er mililitre mama koyarak iştahını ve ne kadariçtiğini gözleyin. Kilo aldıkça bu miktar bebeğinize yetmeyecek ve daha fazlası için ağlayacaktır. Bu nedenle biberonakoyduğunuz mama miktarını devamlı arttırmanız gerekecektir. Altı aylık olduğunda 200 mililitrelik mamalarhazırlayabilirsiniz. Kaba bir hesapla bebeğinizin gereksinimi olan mama miktarı günde kilo başına 150 mililitre kadardır.Bebeğiniz kilo aldıkça mama miktarıda artacaktır. Bebeğinizi süt bebekleri için olan mama ile beş-altı ay besledikten sonra bebeğinize D vitamini ve demir başlamanızgerekebilir. Bu konuda doktorunuz size yol gösterecektir. Hazır mamalar inek sütünden yapıldığı için ender de olsa bebekte allerji ve sindirim bozukluğuna yol açabilir. Böyledurumlarda olanak varsa anne sütüne dönün ve doktorunuza başvurun.İnek sütü ise bebeğe allerjik olduğundan ve bebek tarafından sindirimi zor olduğundan en erken dokuz aylıkken verilmeli vesulandırılarak verilmelidir. Bebek inek sütü ile beslenirken yine D vitamini ve demir eklenmesi gerekir.

Bebeği beslemek için biberonun hazırlanması:
  • Biberonu buzdolabından çıkartıp memesini düz taktıktan sonra ılık suya sokarak ılnmasını sağlayın. Mikrodalga fırında ısıtmayın, çünkü şişenin dışından ne kadar ısındığını anlamazsınız.
  • Biberondan sütün nasıl aktığını kontrol edin, saniyede bir-iki damla akmalıdır. Delik çok küçükse bebek emmekte zorluk çeker, çok büyükse de süt birden boşalır.
  • Bileğinize bir kaç damla damlatarak sütün sıcaklığına bakın, ılık olmasına dikkat edin. Bebekler ılık sütü sever.
  • Biberonun halkasını gevşeterek bebek emdikçe içeriye hava girmesini sağlayın. Böylece memenin büzülüp akışı kesmesi önlenir.

   Bebeğe biberonu verme:
   Yaşamın ilk on gününde bebeğinizin emme refleksini parmağınızla ağzına yakın bir yeri yavaşça okşayarak uyandırabilirsiniz.Bebek dönecek ve ağzını açacaktır. Bebeğiniz daha büyükse biberonun ucuna bir damla süt getirerek tadını almasını sağlayın.Bebek emdikçe kendine doğru çekeceğinden biberonu sıkıca tutmalısınız. Öyle kaldırmalısınızki biberonun ucunda hiç hava olmamalı ve sütle dolu olmalıdır. Bebeğiniz sütün tümünü bitirdiğinde biberonu çekin, hala emmek istiyorsa küçük parmağınızı emebilir. Daha çok süt istiyorsabunu size ağlayarak belli edecektir. Ayrıca bebeğinizi yarı oturur pozisyonda beslerseniz daha kolay yutkunabilir.

   STERİLİZASYON VE TEMİZLİK

   Mide ve bağırsak iltihabı bebeğiniz için yaşamsal bir tehlike olabilir. Süt ise bu hastalığın başlıca etkeni olan bakterilereçok uygun bir üreme ortamı sağlar. Burada uygulanacak en önemli ilke şudur: bebeğinizin besinine değecek herşeyikullanmadan önce iyice yıkayıp sterilize edin (mikroplarını kırın). Bebeği biberonla beslemenin altın kuralı budur.Beslemeden sonra da şişeyi ve memeyi yıkayıp kenara ayırın. Kullanılan biberonları daha sonra topluca sterilize edeceksiniz.Yapacağınız ilk işlem yıkama olacaktır. Tüm şişeleri, kapları, meme ağızlarını, huni ve kaşığı sabunlu sıcak sudayıkayın (deterjan kullanmayın). Şişelerin içini süt kalıntılarını çıkarmak için fırçalayın. Memelerin içini tuzla ovarak sütkalıntılarını temizleyin. Memenin ucuna tuz doldurarak parmaklarınız arasında ovuşturun. Daha sonra tüm gereçleri bol suile durulayın. İkinci aşama sterilizasyondur. Bunun için sterilizasyon için kullandığınız büyük kovaya su koyup sterilizasyon sıvısı yadatabletleri karıştırın. Tabletler çözündükten sonra yıkamış olduğunuz tüm gereçleri suyun dışında kalmayacak şekilde kabakoyun. Kabı hafif hafif sallayarak şişelerin içinde kalabilecek hava kabarcıklarının çıkmasını sağlayın. Kabıın iç kapağınıyerleştirip kapağını kapayın. Gereçleri bu suda tutun ve kullanacağınız zaman çıkarıp kaynamış su ile durulayın ve sularını süzdürün. Gereçlerinizi bulaşık makinesinde kolayca temizleyebilirsiniz fakat steril olmazlar.Eğer sterilizasyon yapabileceğiniz malzemeler bulunmuyorsa gereçlerinizi 25 dakika kadar kaynatarak mikrobunukırabilirsiniz.

Bebeğinizin midesini bozmamak için dikkat edilmesi gerekenler:
Aşağıdaki kurallara uyarsanız bebeğinizin midesini bozan ve ishale neden olan bakterilere karşı gereken önlemleri almışolursunuz:
  • İlk kez kullanıyor olsanız bile tüm gereçleri kullanmadan önce sterilize edin.
  • Buzdolabı yoksa mamaları beslenme saatinde hazırlayıp tüketin ve dışarıda hiç bekletmemeye özen gösterin.
  • Bebeğiniz biberondaki sütü bitirememişse kalanını saklamayın, atın. Biberondaki süt bebeğinizin tükürüğü ile karışması ile çok çabuk bozulmaya başlar.
  • Bebeğinizin beslenmesi için ısıttığınız sütü hiç içmemiş olsada atın. Sütün ısıtlması ile bakterilerin çoğalması kolaylaşmış olur.
  • Mamayı hazırladıktan sonra buzdolabında 24 saatten fazla tutmayın.
  • Biberon şişelerini kullanacağınız zamana dek mikrop öldürücü çözeltide tutabilirsiniz, bu çözeltinin etkisi 24 saat sürer.Memeleri ise sterilize olsuktan sonra çıkarıp yine steril bir kavanozda saklayabilirsiniz.
  • Steril gereçleri bez ile kurulamayın. Sularının süzülmesini bekleyin.
  • Steri gereçlere dokunmadan önce ellerinizi yıkayın.

Evden uzaktayken:
Birkaç saatten fazla bir süre için dışarı çıkmanız gerekiyorsa, mamayı her zamanki gibi hazırlayıpbuzdolabında soğutun. Yalıtımlı piknik kutusuna bir kaç buz torbası ile yerleştirdiğiniz zaman mama sekiz saat bozulmadan kalabilir. Yanınıza birtermos sıcak su alırsanız mamayı bebeğe vermeden önce ısıtabilirsiniz. Termosa asla sıcak mama koymayın, baktrilerüreyebilir. Uzun yolculuklarda karton kutularda satılan hazır mamalar daha uygun olabilir. Bu mamalar daha dayanıklıdır.Yanınızda plastik bir torba içinde steril şişe ve meme alırsanız bebeği kolayca besleyebilirsiniz.

Bebeğin Beslenmesi

 

Bebeğin sağlıklı gelişiminin temel şartı sağlıklı beslenmek... Doğan Hastanesi Beslenme Uzmanı Emine Sezen bebeklerde beslenme konusunda akıllara takılan sorulara yanıt veriyor.

Devamlı büyüme ve gelişme süreci içinde bulunan çocuk özellikle doğumdan sonraki ilk aylarda çok hızlı büyüdüğünden besin gereksinmesi yetişkine oranla çok yüksektir. Gereksinim yaşla giderek azalır. Süt çocukları sarf ettikleri kalorinin %12-15’ini proteinlerden, %30-35’ini karbonhidratlardan %50-60’ını yağlardan sağlar iken, daha büyük çocuklar sarfettiği kalorinin %50-60’ını karbonhidratlardan %30-35’ini ise yağlardan sağlar.
Süt çocuklarında beslenme 3 şekilde yapılabilir.
1- Tabii beslenme (anne sütü ile beslenme)
2- Karışık beslenme (anne sütü+mama)
3- Suni beslenme (mama ile beslenme)

Tabii Beslenme: Anne sütü ile yapılan beslenme şeklidir. İlk aylarda süt çocuğunun ideal besini anne sütüdür. Anne sütü çocuğun kolay sindireceği, kolay kullanacağı eksiklik veya fazlalık hallerine yol açmayacak bir besidir. Emzirmenin başlangıcında anne sütü laktoz ve sudan zengin yağdan nispeten fazladır. Emzirme süresinin sonuna doğru bu oranlar yağ lehine değişir. Bu değişiklik çocukta doygunluk hissini kolaylaştırır. Bu nedenle her süt verişte anne bir göğsünü sonuna kadar boşaltmalıdır. Bu işlem aynı zamanda süt salgısının devamını da sağlar. Annenin çocuğunu besleyebilmesi her şeyden önce psikolojiktir. Ve annenin süt verme isteğine bağlıdır. Gerçek hipogalaksi (annede süt azlığı) nadirdir. Anne sütünün bileşimi bir dereceye kadar annenin beslenmesi ile ilişkilidir. Bu nedenle süt veren annenin dengeli beslenmeye dikkat etmesi gerekir. Alkol ve nikotin sütle çocuğa geçebilir ve zarar verebilir. Bebek ilk 6 ay anne sütü ile beslenmeli 6. aydan itibaren sadece anne sütü veya mama ihtiyacı karşılayamaz. Weaning diye adlandırılan bu dönemde ek beslenme başlanmalıdır.

Anne Sütünün Üstünlükleri

1- Birleşimi çocuk için uygun bir besindir.
2- Anne sütü içilmeye hazır ve vücut sıcaklığındadır.
3- Steril bir besindir.
4- Anne sütü alan çocuklarda pişiklere daha az rastlanır.
5- Anne sütü alan çocuklarda özellikle ilk aylarda grip, faranjit, otit gibi infeksiyonlara daha az rastlanır.
6- Anne sütü alan çocuklarda barsaklarda lakta-basil grubu kolilerden üstündür.
7- Suni beslenen çocuklarda nadir olarak rastlanan süt alerjisi, anne sütü alanlarda görülmez.
8- Anne ile çocuk arasındaki yakın ilişkinin kurulabilmesini kolaylaştırır.
9- Süt verme uterus kontraksiyonuna yol açtığından, doğumdan sonra uterusun çabuk küçülmesi bakımından anneye fayda sağlar.
10- Süt veren annede meme kanseri oranı daha düşüktür.

Karışık Beslenme: Çocuğun anne sütü ile birlikte anne sütünün tamamlayıcı olarak başka bir besin ile beslenmesine denir. Anne sütü ile beslenen çocuğun sık aralıklarla uyanması ve aşırı ağlaması anne sütünün miktarca yeterli olmadığının bir işareti olabilir. Bu durumda çocuk 3 günlük aralıklarla tartılması gerekir. Çocuğun tartı artması normalin altında ise (günde 20 gr’dan az haftada 150 gr’dan az) karışık beslenmeye geçilir.
Anne sütünün durumuna göre karışık beslenme günde sabah , ikindi, akşam olmak üzere 1-2 öğün veya her öğün yapılabilir. Çocuğa önce 5-10 dakika anne sütü takiben diğer besin verilir.

Suni Beslenme: uygun şekilde yapılmak koşulu ile suni beslenen çocuk, anne sütü alan çocuk kadar iyi bir büyüme, gelişme gösterir. Suni beslenmede çocuğa verilecek besinin bileşimi çocuğun gereksinimlerini karşılayacak miktarlarda ve uygun oranlarda olmalıdır. Doğumdan sonraki ilk günlerde annede hiç süt yoksa hazır mamalara geçilir. Çocuğun ayına, kilosuna uygun şekilde aynı anne sütü gibi ilk aylarda 2,5-3 saat arayla beslenir.
İlk başlanacak 3,5-4 ayda meyve suyu (elma, şeftali) veya mevsim meyvesi olabilir. Meyve güzelce yıkanıp cam rendede rendelendikten sonra temiz tülbentten süzüldükten sonra 1-2 çay kaşığı ile başlanıp gün gün arttırılarak verilir. Bu öğün kuşluk öğünü olabilir. Daha sonra yoğurt başlanır. Yoğurt probiotik bir besin ve uyku ritmi, iştah ve bağışıklık üzerine etkilidir. Günlük taze mayalanmalıdır. İkindi öğünü olarak verilebilir. Daha sonra sebze çorbası başlanır. İlk olarak patates havuç kaynatılıp, blenderize yapılan çorbalar, daha sonraları mevsim sebzeleri eklenen çorbalar veya püreler öğlen öğünü olarak verilir. 7 aydan itibaren çorbalara kıyma eklenebilir. Sebzeye alışan çocuk artık kahvaltıya başlamalıdır. Kahvaltı başlangıçta mama ve bisküvi sulandırılarak başlanmalıdır. Birkaç gün sonra tuzu alınmış peynir bir kaç gün sonra yumurta sarısı 1/8’de bir başlanıp 1 haftada tam yumurta sarısına geçilir. Akşam öğünü olarak muhallebi 1 SB suya 3 silme tatlı kaşığı pirinç unu kaynatılıp indirildikten sonra 5 ölçek mama ile koyulaştırılıp yapılan muhallebi verilir. 7 ayın sonuna doğru et (kıyma, balık, tavuk) kuru baklagil çorbaları veya ezmeler 8 ayda ise evde pişen yemekler TUZSUZ verilmelidir.

 

Bebek Beslenmesinde Prebiyotik Liflerin Önemi

 

Son yıllarda adını sıkça duymaya başladığımız “prebiyotik lifler” bebek beslenmesinde büyük önem taşıyor. Beslenme Uzmanı Işıl Telkes, prebiyotik liflerin, bebeklerin bağışıklık sistemi ve gelişimleri üzerindeki olumlu etkilerini sizlerle paylaşıyor.

bebek.com: Bebeklerin hastalıklardan korunmasında beslenmenin önemi nedir?
Uzm. Işıl Telkes: Bebekler doğduklarında olgunlaşmamış bir bağışıklık sistemine sahiptirler. Bu da onların dışarıdan gelebilecek her türlü enfeksiyona açık olduğu anlamına gelmektedir. Dolayısıyla onların ekstra bir korunmaya ve desteğe ihtiyaçları vardır.
Anne sütü, bebeğin bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek onu enfeksiyonlara karşı korur. Bebeğinizi anne sütü ile beslediğinizde prebiyotik lifler ve antikorlar gibi koruyucu maddeleri sağlayabilirsiniz. Anne sütünde doğal olarak bulunan prebiyotik lifler, barsak içi ortamın düzenlenmesini sağlar ve bu sayede hastalıklara karşı bebeği korur.

bebek.com: Anne sütünde doğal olarak bulunan prebiyotik lifler nasıl etki gösterirler?
Uzm. Işıl Telkes: Bebekler doğduklarında barsaklarının içi sterildir. Yani hiç mikrop barındırmaz. Doğumdan sonra beslenmeyle barsak içi ortamı farklılaşmaya ve bazı bakterileri barındırmaya başlar.
Anne sütü alımıyla birlikte, sütün bileşiminde doğal olarak bulunan prebiyotik lifler, “yararlı” bakterilerin sayıca yoğun bulunduğu(%90-99) bir barsak ortamını oluşturur.

bebek.com: Peki anne sütü alamayan bebeklerde durum nasıldır?
Uzm. Işıl Telkes: Ancak anne sütü almayan, farklı gıdalarla beslenen bebeklerde ise “yararlı” bakteri oranları %68 oranına kadar düşebilmektedir. Yararlı bakteri sayısı düşmesi de zararlı bakterilerin artmasına neden olmaktadır. Bu da anne sütü alamayan bebekleri Prebiyotiklerin yararlı etkilerinden mahrum eder.

bebek.com: Anne sütü Prebiyotiklerinin bebek için yararları nelerdir?
Uzm. Işıl Telkes:
   • Bağışıklık sistemini harekete geçirirler. Yararlı bakteriler olan Bifidobakterilerin gelişimini artırırlar.
   • Hastalıklara yol açan bakterilerin gelişimini engellerler.
   • Ağırlıklı olarak B grubu vitaminlerin ve K vitamininin vücutta üretilmesini sağlarlar.
   • Sindirime yardımcı olan maddelerin üretilmesini sağlarlar.
   • Bebekleri alerji riskinden korurlar.

bebek.com: Yani anne sütü alan bebeklerrin sık hasta olmamasını sağlayan prebiyotik lifler midir?
Uzm. Işıl Telkes: Evet. Bebeklere Anne Sütü vermeye özen göstermeliyiz. Anne Sütü yetersizse veya verilemiyorsa, bebeği Prebiyotik lifler içeren mamalar ile beslemeye özen göstermeliyiz.


Adım Adım Sütten Kesin

 

Emzirme bebeğinize verebileceğiniz en büyük armağan. Ancak belli bir zamandan sonra bu hediyeyi geri almak zorundasınız. “Peki ya ne zaman?” sorusu sizin de aklınıza takıldıysa Alman Çocuk Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Dicle İnanç’ın önerilerini okumanızda yarar var.

Emzirmenin kesilmesi için doğru bir zaman yok. En önemlisi bebeğin emzirmeden kesilmesine hazır olması ve annenin anne sütünü kesebileceğini hissettiğiniz zaman doğru zamandır. Genellikle bebekler 9-12. aydan önce bırakmayı tercih etmezler. Önerilen en az 1 yıl bebeklerin anne sütü almaları ve emzirmenin 2 yaşına kadar da sürdürülebilmesi… Aklınızda olsun!

Lütfen sabırlı olun!!!
Emzirmenin kesilmesi aşamasında kendinizi üzgün, yalnız, suçlu veya depresif hissetmeniz son derece doğal. Dr. İnanç hem kendiniz hem de bebeğiniz için yapabilecekleriniz konusunda şunları söylüyor: “Bu dönemde bebeğinizi daha fazla kucağınıza alın ve emzirmenin kesilmesinin büyümenin bir basamağı olduğunu hatırlayın.”

Sütten kesme konusunda dikkat edilmesi gereken bir nokta daha var. Emzirme aniden değil, mutlaka yavaşça ve alıştıra alıştıra kesilmeli. Ani kesilme bebek için travmatik olabiliyor. Dr. İnnaç bu noktada bir uyarıda bulunarak şunları söylüyor: „Eğer çocuğunuzun hayatında önemli bir olay olacaksa (taşınmak, annenin işe başlaması, yeni bir bakıcı gibi) veya hastalık-diş çıkarma dönemi ise bu işi bir süre erteleyin.“

Bu metodları deneyin
Dr. Dicle İnanç sütten kesme konusunda bazı ipuçlarını şöyle sıralıyor:

• Günde bir kez emzirmeyi atlayarak işe başlayın. Kademeli olarak bir öğün-bir öğün azaltın, bebeğiniz zamanla alışacaktır. Besin maddesi olarak varsa sağılmış anne sütü, formül süt veya 1 yaştan büyük ise inek sütü verebilirsiniz.

• Emzirme sürenizi kısaltın. Emzirme sonrası yaşına uygun ek besin verin.

• Emzirmeyi erteleyin ve ilgisini başka tarafa çekin.

• 1 yaşından büyükse bebeğinize nerede ve ne zaman emzireceğinize dair kısıtlamalar koyabilirsiniz: Sadece bu koltukta ve uykudan önce emebilirsin veya sadece hava karardıktan sonra emebilirsin……gibi.

• Bu dönemde babalara büyük iş düşer. Siz etrafta değilken eşinizin beslemesi faydalı olabilir.

• Gece öğünlerinin kesilmesi her zaman daha zordur. Bu nedenle gece emzirmeyi kesmeyi en sona bırakın. Gece uyandığında eşiniz veya bir yakınınız kucağına alsın ve sakinleştirmeye çalışsın.

• Eğer emzirmeyi kesmeyi denediniz ve hiçbir şekilde başarılı olamadıysanız belki sizin bebeğiniz için emzirmeden kesmek için uygun zaman değildir. Bir süre sonra tekrar deneyin.

Kauçuk mu yoksa silikon emzik mi?

 

Son zamanlarda kauçuk emziklerle ilgili ortaya atılan iddialar anneleri telaşlandırmış olmalı ki çok fazla sayıda e-posta aldık. Sizler gibi bizim de merak ettiğimiz soruların yanıtlarını hem hekimlere hem de sektörün öncü ithalat firmalarına sorduk.

Bebeklere emzik verilmeli mi yoksa verilmemeli mi sorusu tam olarak netleşmeden ortaya yeni bir iddia çıktı: Kauçuk Emziklerde Kanser Tehdidi Var. Bu son derece çarpıcı iddia bir basın organında yer aldı. 28 Eylül tarihli haberde şöyle deniyordu:

Kauçuk emziklerin bebek tükürüğüyle teması, N-nitrosamin denilen çok tehlikeli bir maddeyi ortaya çıkarıyor. Piyasadaki emziklere inceleme geliyor.

Kauçuk emzik ve biberon uçlarının bebek tükürüğüyle teması sonucu ortaya çıkan kanserojen madde, Sağlık Bakanlığı'nı harekete geçirdi. Bakanlık, 'NNitrosamin' adı verilen bu maddenin analiz yöntemleri ve maksimum miktarını bir tebliğle il müdürlüklerine gönderdi. Bakanlık, piyasadan topladığı emzik ve biberon başlıklarını bebek tükürük çözeltilerinde analize tabi tutacak. AB'ye uyum kapsamında hazırlanan tebliğe göre bakanlık, numunelerde toplam N-nitrosamin miktarının kilogramda 0.01 mg'ın üzerine çıkmamasını istedi.

Haber ilgi çekici ve ürkütücü.Ancak bir noktanın altını çizmekte fayda var. Bu risk resmi ithalat yapılan firmalar için geçerli değil. Birlik Dış Ticaret A.Ş. Pazarlama Müdürü Süreyya Ortakose konuyla ilgili şunları söylüyor: “Yurtdışında üretilen emziklerin ithalatında Sağlık Bakanlığı zaten yıllardır bu testleri istemekte olup hassasiyetle takip etmektedir. Bakanlık tarafından istenilen testler sadece bununla kalmayıp tüm Dünya standartlarına uyan, hatta Dünya standartlarında üstünde sayılacak testlerdir. Ayrıca bu ürünlerin Türk standartlara ve EN 1400 e uygunlukları da denetlenmektedir. Sağlık Bakanlığı'nın piyasa denetimlerine konu olan ürünler sadece bu hususta gereken hassasiyeti göstermedikleri anlaşılan bazı yurtiçi üretimler ve özellikle kaçak olanlardır. Şirket olarak, Sağlık bakanlığı'nın piyasada var olan tüm emzikleri denetlemesini taktirle karşılıyor ve destekliyoruz.”

İşte bu noktada anne ve babaların dikkat etmesi gereken nokta güvenirliği kanıtlanmış markaları tercih etmek. International Etiler Polikliniği Çocuk sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Pınar Yılmazbaş şöyle diyor: “Son zamanlarda kauçuk emziklerdeki N-Nitrosamin denilen maddenin kanserojen olduğu haberleri çıktı. Elastomer ve kauçuktan yapılmış biberon başlığı ve emziklerde N-Nitrosamin ve N-Nitrosamin'e dönüşebilen maddeler var. Sağlık Bakanlığı emziklerdeki N-Nitrosamin miktarının 0,01 mg/kg'ı N-Nitrosamin'e dönüşebilen madde miktarının da 0,1 mg/kg'ı aşmaması gerektiğini belirtmiştir. Piyasadaki ürünlerin bu maddeleri ne kadar içerdiği incelenmektedir. Bu nedenle de anne ve babaların kontrollerden geçirilmiş ve onaylanmış markalı emzikleri almaları gerekmektedir.”

Emziğin Seçiminde ve Kullanımında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Banu Sadıkoğlu ise kauçuk ya da silikon emzik tercihi yapılırken dikkat edilmesi gereken noktaları şöyle sıralıyor: “Emzikler kauçuk ve silikon olmak üzere iki maddeden yapılırlar. Kauçuk doğal bir maddedir, elastik ve dayanıklıdır. Özellikle diş çıkartan bebeklerde kauçuk emzik kullanmak uygun olur. Ancak kauçuk emzikler, suyu içlerine emdikleri için çabuk bozulur. Silikon da silisyumdan üretilir. Silikon emzikler kolay bozulmaz, ancak diş darbelerine karşı dayanıklı değillerdir. Bu yüzden silikon emzikler henüz diş çıkarmamış bebekler için daha uygundur.“

Yenidoğanlarda silikon diş çıkardıktan sonra ise kauçuk emzik kullanılması gerekiyor. Grup Baby’den Emre Büyükkuşoğlu yenidoğan bebekler açısından silikon emziğin avantajlarını şöyle sıralıyor:

• Silikonun tadı ve kokusu olmadığı için bebek emzik, anne göğsü veya biberon arasında kolayca geçiş yapabilir.
• Silikon emzikler şeffaf olduklarından temizlemesi daha kolaydır.
• Silikon çok yumuşaktır, pürüzsüz yüzeye sahiptir ve ısıya karşı dirençlidir.
• Silikon emzikler buharda steril edilebildikleri gibi kaynatmaya da dayanıklıdırlar

Kindyroo ile Daha Zeki Bebekler

 

Avusturalya’da 30 yılı aşkın bir süredir uygulanan Kindyroo artık Türkiye’de! Bebekler ve çocuklar için ‘gym’ veya ‘oyun grupları’ndan çok daha öte bir anlam taşıyan Kindyroo hakkında merak edilenleri Kindyroo Eğitmeni Aynur İbrişim’den aldık.

bebek.com: Çocukların ruhsal, bedensel ve sosyal açıdan gelişmesinin temelinde ne yatmaktadır?
Aynur İbrişim: Bir insanın yaşamı boyunca ruhsal, bedensel ve sosyal açıdan sağlıklı olabilmesi, beynin sağlıklı gelişimi ile çok yakından ilgilidir. İnsan beynindeki bu gelişme anne karnında başlayarak doğumdan sonra ilk 5 yıl içinde büyük ölçüde tamamlanmaktadır. Bu gelişim her çocukta aynı zamanda ve aynı ölçüde gerçekleşmez, ancak düzenli ve bilinçli motor egzersizleri ile çocuklara potansiyellerini tam anlamıyla ve doğru olarak kullanabilmesi öğretilir. Bu egzersizler çocuklara özel olarak hazırlanmış oyunlar aracılığı ile aktarılır. Ayrıca çocuk-anne ve baba ilişkisi de bu tip paylaşım ve iletişimle sağlamlaştırılır.

bebek.com: Bu noktada Kindyroo nasıl yardımcı olmaktadır?
Aynur İbrişim: Kindyroo Uluslararası Erken Öğrenim Danışmanlığı, çocuğun gelişim çağında kendi dünyalarını keşfederken, doğal araştırma isteklerini geliştirme yönünde yardımcı olmayı hedefler. Özel hazırlanmış programlar sayesinde, kendine özgü müzik eşliğinde yapılandırılmış grup aktiviteleri, masaj ve özendirici ekipmanların kullanımı ile özgüvenlerini kazanma ve konsantrasyonlarını arttırmada yardımcı olur.

bebek.com: "Kindyroo bir oyun grubu ya da bebek jimnastiğidir." diyebilir miyiz?
Aynur İbrişim: Kindyroo; bir anaokulu, bir kreş veya jimnastik salonu değildir. Kindyroo merkezleri, sağlıklı bebeklerin ve çocukların ebeveynleri ile birlikte katıldıkları keyifli ortamlardır. Yaş durumuna göre oluşturulan küçük gruplar haftada bir gün 1 saatlik sürelerde uygulamalı olarak hizmet alırlar. Gelecekteki eğitim ve öğretim döneminde gerekli olacak kapasiteyi arttırabilmek için hazırlanmış programlar, entegrasyonu geliştirecek şekilde dizayn edilmiş özel ekipmanlar ile uzman eğitmenlerce uygulanır. Kindyroo, her çocuğun büyük bir öğrenme kapasitesinin olduğuna inanır ve çocukların bu kapasitelerini arttırmalarını, ileride doğabilecek eğitim – öğrenim problemlerine bu yaşlarda önlem alabilmek amacını güder. Bunlar genellikle okuma – yazma zorlukları, hiperaktivite, denge ve koordinasyon zorlukları, dikkat ve konsantrasyon bozuklukları, bedensel gelişimde doğabilecek aksaklıklar ve sosyal iletişim bozuklukları gibi problemlerdir.
Kindyroo programları, mevcut potansiyelin doğru kullanılması için ebeveynleri bilgilendirerek hem çocukların topluma en iyi şekilde kazandırılmalarını ve hemde bu süreçte ailevi ilişkilerini en üst seviyede tutmalarını sağlar.

bebek.com: Beyin gelişimine nasıl bir katkı sağlamaktadır?
Aynur İbrişim: Erken çocukluk döneminde,sıcak bir dokunuş, anne ya da baba ile oynanan bir oyun, anlatılan bir masal, tatlı bir müzik, bir ritm, dans ve bebek masajı gibi aktiviteler ile oluşan uyarılar elektriksel ve kimyasal sinyallere dönüşerek beyne kadar ulaşmaktadır. Beyinde bulunan sinir hücreleri arasında bağlantı ağları oluşarak gelişmektedir. Duyular ve motor kabiliyetlerinin birlikte çalışması sonucu, beyindeki ileti yolları oluşurken, çocuğun programlı ve elverişli uyarılar alması beyni geliştirmekte, çocuğun zekasını ve öğrenme kapasitesini arttırmaktadır.

bebek.com: Kindyroo yurt dışında da uygulanmakta mıdır?
Aynur İbrişim: Kindyroo, Avustralya ‘da doğarak dünyaya hızla yayılan ve 90’ı aşkın merkezde faaliyet gösteren Toddler Kindy Gymbaroo Pty.’ye ait 0-5 yaş arası erken çocukluk döneminde, fiziksel ve beyin gelişim potansiyelini arttıran ve en üst seviyede tutulmasını sağlayan özel programdır. 0-5 yaş arası erken çocukluk dönemi eğitimi fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan sağlıklı bireyler yetişmesini sağladığı gibi beyin gelişimini de yakından ilgilendirmektedir. Toplumun bu bilince sahip olmasına ve bu eğitime büyük bir ihtiyaç duyulmasına rağmen, bu ihtiyacı karşılayacak ve uygulamada belirsizliği yok edecek yeterli bir program ve metot şu ana kadar mevcut değildi. Ancak; Avustralya´da doğarak dünyaya hızla yayılan ve 90 ‘ı aşkın merkezde başarı ile faaliyet gösteren Toddler Kindy Gymbaroo’ya ait International Neuro-Education programını, isim hakkını alarak Moba Eğitim Danışmanlık olarak Türkiye’ye taşımış bulunuyoruz.

bebek.com: Bu programa kimler katılabilir?
Aynur İbrişim: 6 haftalıktan itibaren 5 yaşına kadar olan çocuklara Kindyroo’da haftada 1 defa 1 saatlik eğlenceli seanslarda neşeli dakikalar geçirterek bu aktiviteler uygulanır. Kindyroo programları otuz yıla yakın tecrübesi, düzenli ve bilinçli motor egzersizleri ile çocuklara fiziksel ve beyin gelişim potansiyellerini tam anlamı ile ve doğru olarak kullanılabilmesini öğretir. Ayrıca, çocuk- anne ilişkisi ve keyifli bir ortamda yapılan grup aktiviteleri sosyal bir paylaşım ve iletişimi sağlar.

bebek.com: Program ne kadar sürer?
Aynur İbrişim: Katılımcı bebekler ve anneleri yaş gruplarına göre ayrılır. Her yaş grubunun eğitimi haftada bir gün 1 saat sürer ve bu program 12 hafta boyunca devam eder

bebek.com: Bir bebeğin susadığı nasıl anlaşılır?
Dr. Ahmet Özen: Bebeklerin ihtiyaçlarını anlatma yöntemleri yaş gruplarına göre farklılık gösterir. Küçük bebekler acıktıklarında, susadıklarında veya altları kirlendiğinde sıkıntılarını ağlayarak dile getiriler. Daha büyük bebekler ise su gördüklerinde işaret ederek veya farklı sesler çıkararak bu ihtiyaçlarını gösterebilirler. Genel olarak bir çocuğun susuz kaldığının belirtileri şunlardır: susama hissi, vücut ısısının artması, cilt, ağız içi ve dilde kuruluk, cilt gerginliğinde azalma, organların kanlanmasının azalması, kilo kaybı, yorgunluk, idrar çıkışında azalma, huzursuzluk ve halsizlik, kalp atımının ve soluk alıp vermenin hızlı olması, bilinç değişiklikleri. Bu belirtilerin varlığı ve şiddeti vücudun susuz kalma derecesine bağlı olarak değişiklik gösterir.

bebek.com: Su yemeklerle mi verilmelidir? Yoksa ayrı olarak mı verilmelidir?
Dr. Ahmet Özen: Genel olarak çocukların ihtiyacı olan sıvı miktarını gün içerisinde almalarını sağlamak önemlidir. Bu sıvıyı yemeklerle beraber almak şart değildir. Mide besinleri sindirmek için suya ihtiyaç duyar ancak yemeklerle beraber su almasak bile vücutta bulunan suyu bu amaç için kullanabilir. Ayrıca yediğimiz yiyecekler büyük oranda su içermektedir. Sebze ve meyvelerin %90’ı sudan oluşur. Bu nedenle erişkinlerde yemek öncesi veya sonrasında su içme bir kişisel tercih meselesidir. Burada önemli olan yemek öncesinde su vermek özellikle küçük çocuklarda midenin dolmasına ve kalori sağlayan besinlerin yetersiz alınmasına neden olacaktır. Bu yüzden verilecek olan sıvıların miktarı ve zamanı çocuğun yaşına göre değişmekle beraber suyun yemek esnasında veya sonunda verilmesi daha uygun olacaktır.

bebek.com: 6–12 ay, 12-24 ay ve 24–36 ay arası bebeklerin günde almaları gereken su miktarı nedir?
Dr. Ahmet Özen: Temel besin öğelerinden biri de sıvıdır. Büyüme, deri, solunum sistemi, idrar ve gaita yoluyla olan kayıpları karşılamak ve vücut ısısının düzenlenmesi için sıvı alımı gereklidir. Doğumda vücut ağırlığının %75’i sıvı olup, bu oran giderek azalarak %40’a iner. Erişkinlerde günlük sıvı değişimi %6 iken bebeklerde %25’tir. Bu nedenle bebekler sıvı alımının kısıtlanmasına daha duyarlıdırlar. Çocukların günlük sıvı gereksinimleri vücut yüzeylerine göre hesaplanır ve bu da metrekare yüzey alanı başına 1500 ml’dir. Örneğin yenidoğan bir bebeğin günlük sıvı ihtiyacı yaklaşık 375ml’dir. 1 yaşındaki bir çocuğun ortalama sıvı ihtiyacı ise yaklaşık 750 ml’dir. Yaş ve kilo arttıkça yüzey alanı artacağından günlük sıvı ihtiyacı da yaşla beraber artacaktır.

bebek.com: Bir bebeğe kaç yaşına kadar kaynatılmış ılıtılmış su verilmelidir?
Dr. Ahmet Özen: Bebeklere kaynatılmış ılıtılmış su vermemizin nedeni küçük çocukların vücudunun erişkinlere göre mikroplara karşı daha zayıf olmasıdır. Erişkinlerde enfeksiyon yapmayan mikroplar bile küçük çocuklarda kolayca hastalığa sebep olabilir. Bu nedenle özellikle küçük bebeklere verilecek yiyecek ve içeceklerin temiz olmasına gayret gösterilmelidir. Mama hazırlarken veya su içirirken kullanılan suyun temiz olmasına dikkat edilmesi gerekir. Küçük bebeklere verilecek suyun en az 10 dakika kaynatılması ve ılıtıldıktan sonra çocuğa verilmesi gerekir. Gereğinden fazla ve defalarca kaynatılan suyun mineral içeriği değişeceğinden bu şekilde verilen su da olumsuz etkilere yol açabilir. Sonuç olarak her yaşta çocuğa vereceğimiz suyun temiz olmasına itina gösterilmeli ve küçük bebeklerde bu konuda daha da hassas davranılmalıdır.

bebek.com: HSV-2 Enfeksiyonuna Yakalanmada Risk Faktörleri nelerdir?
Dr. Ahmet Özen:
Su vücudumuzdaki sistem ve organların düzgün bir şekilde çalışmasını sağlamak için kuşkusuz en önemli maddelerden birisidir. Suyun görevleri arasında şunlar bulunur:
  • Tüm kimyasal reaksiyonlar su bulunan ortamlarda gerçekleşir,
  • Hücre içi kimyasal ve biyoelektriksel olayların uygun şekilde dağılmasını düzenler,
  • Hormonlar, besinler gibi maddelerin taşınmasını sağlar,
  • Akciğerlerden vücudun diğer hücrelerine oksijen taşır ve ters yönde karbondioksit taşır,
  • Vücutta ortaya çıkan zararlı maddelerin böbrek ve karaciğere taşınmasını sağlayarak vücudun temizlenmesini sağlar,
  • Vücut ısısının uygun biçimde dağılmasını sağlar.

Vücudun susuz kalması tahmin edilebileceği gibi birçok organ sisteminin fonksiyonunun bozulmasına neden olacaktır. Susuzluk hayati tüm faaliyetleri bozacak ve zamanında tedavi edilmezse ölümcül sonuçlara neden olacaktır.

bebek.com: Aşırı su içmesinin olumsuz yönleri var mıdır? Varsa nelerdir?
Dr. Ahmet Özen: Vücudumuzdaki sıvı miktarı sıvı alımı ve atılımının dengeli bir biçimde ayarlanmasıyla belli bir oranda sabit kalmaktadır. Bu oranı sabit tutmak için vücudumuzda karbonhidrat, yağ ve proteinlerin yanmasıyla ortaya çıkan su ile dışarıdan aldığımız su miktarının toplamının akciğerler, böbrekler, cilt ve bağırsaklar yoluyla atılan su miktarına eşit olması gerekmektedir. Bu dengeyi korumak için birçok organ ve sistem görev yapmaktadır. Yetersiz sıvı alımı veya aşırı sıvı kaybı gibi durumlarda susama hissi ile vücudumuz sıvı alımını artırmaya çalışacaktır. Sağlıklı insanlarda sıvı alımı ve atılımını sağlayan mekanizmalar gün içerisinde ne kadar sıvı almamız gerektiğini belirleyecektir. Bazı hastalık durumlarında ise bu mekanizmalar bozulabilmektedir. Fazla miktarda su içme isteği hisseden kişilerde buna sebep olabilecek hastalıkların varlığı açısından araştırma yapmak gerekecektir.

Genellikle erişkin insanların günlük sıvı ihtiyacı 2 ila 3 litre kadardır. Bu sıvı ihtiyacının bir kısmını su içerek karşılarken bir kısmını da yemeklerin içerisinde bulunan sudan karşılarız. Böbrekleri normal çalışan sağlıklı bir insanın istemli olarak fazla miktarda su tüketmesi ise normal şartlarda her hangi bir probleme yol açmayacaktır ve alınan fazla miktardaki su idrarla atılacaktır. Ancak sürekli olarak aşırı su alımı devam ederse ishal ortaya çıkacaktır. Uzun süre aşırı su alınması durumunda ise vücutta ödeme ve dokularda sıvı birikmesine neden olacaktır. Bir insan bilinçli olarak hiç yemek yemeden sadece su içecek olursa da vücudun sıvı dengesi değişeceğinden ölüme kadar değişebilen olumsuz sonuçlar ortaya çıkacaktır. Kabızlık sorunu bebeklik çağında sık rastlanan durumlardan biri. International Hospital İstanbul Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şeyma Cüneydi “Kabızlıkta en önemli durum yemek düzenidir. Çocuğun lifli gıdalar alması, bol sıvı tüketmesi, düzenli dışkılama amaçlı tuvalete gitmesini sağlamak alınacak önlemlerdir.” diyor.

bebek.com: Bebekler neden kabız olur?
Dr. Şeyma Cüneydi: Bebeklerde kabızlık nedenlerini şöyle sıralayabiliriz:
   • Nedeni bilinmeyen / fonksiyonel kabızlık,
   • İlaç etkileri,
   • Gastrointestinal sistemin yapısal bozuklukları,
   • Kollajen doku ve kas hastalıkları,
   • Ganglion hücre Anomalileri,
   • Nöral tüp defektleri,
   • Metabolik/ endokrin bozuklukları,
   • Nörojenik / psikiyatrik bozukluklar

bebek.com: Anne, bebeği için neler yapabilir?
Dr. Şeyma Cüneydi: Anne sütü veriliyorsa annenin diyetinde kabızlığı önleyici besinlere öncelik verilmesi, annenin bebeğe ıkınmada çeşitli masaj teknikleri ile yardımcı olması, aldığı sıvı miktarını arttırması gerekiyor. Çocuk formül mama alıyorsa kabızlığı önleyici mamalar seçilebileceği gibi mamaya fantomalt da eklenebilir (günde 2-3 kez). Ek besin alan çocuklarda diyetin sebze, meyve, kepekli ekmek, yulaf, mısır gibi artık bırakan lifli yiyeceklerden zengin almasına dikkat edilmelidir.

bebek.com: Kabızlık vücuttaki başka hastalıklardan kaynaklanıyor olabilir mi?
Dr. Şeyma Cüneydi: Evet daha önce sıralanan nedenler arasında gastrointestinal sistem dışı hastalıkların da kabızlığa neden olabileceği vurgulanmıştır. Bunlardan biri Hipotiroidi dediğimiz tiroid hormonunun az salgılanmasıdır.

bebek.com: Bu durumda yemek düzeni ne kadar önemlidir? Doğru yemek düzeni nasıl olmalıdır?
Dr. Şeyma Cüneydi: Kabızlıkta en önemli durum yemek düzenidir. Çocuğun lifli gıdalar alması, bol sıvı tüketmesi, düzenli dışkılama amaçlı tuvalete gitmesini sağlamak alınacak önlemlerdir.

bebek.com: Hangi durumda doktora başvurulmalıdır?
Dr. Şeyma Cüneydi: Çocuk sürekli ağrılı, katı, çapı geniş ve arada kanlı dışkılıyorsa mutlaka doktora başvurmak gerekiyor.

bebek.com: Fonksiyonel kabızlık nedir? Neden fizik tedavi gerektirir?
Dr. Şeyma Cüneydi: Fonksiyonel kabızlık otonom sinir sisteminin yetersiz işlevi sonucu bağırsak hareketlerinin seyrek ve güçsüz olması ve buna bağlı geçiş yavaşlamasıdır. Anal darlık varsa buji uygulaması yapılmalıdır.

bebek.com: Yumuşatıcı bitkiler çözüm müdür?
Dr. Şeyma Cüneydi: Evet, yumuşatıcı bitki çayları çözüm olabilir. Ama olamadığı durumlar da vardır.

bebek.com: Kabızlık, diyet gerektiren bir hastalık mıdır?
Dr. Şeyma Cüneydi: Evet, kabızlığı önleyici besinlerin uygulandığı bir tür diyet çözümlerden biridir.

bebek.com: Hareketsizlik hastalığın başlaması için önemli bir etken midir?
Dr. Şeyma Cüneydi: Hareketsizlik kabızlığı başlatabilir.

bebek.com: Ameliyat edilmesi gereken boyutlara nasıl ulaşılır?
Dr. Şeyma Cüneydi: Dışkının uzun süre barsakta kalması megakolon denen duruma neden olur (kalın barsağın aşırı genişlemesi). Bu durumlarda ameliyat düşünülür.

bebek.com: Bebeklerde fitil ne kadar etkili olur?
Dr. Şeyma Cüneydi: Kronik kabızlık değilse ancak fitil uygulaması yapılabilir. Ancak kabızlık kronik ise çözüm olarak öncelikle başka önlemler alınmalıdır.

bebek.com: Uzun süren kabızlıkta hastalığın nedenini öğrenmek için hangi testler yapılır?
Dr. Şeyma Cüneydi: Baryumlu barsak grafileri, Hirschsprung düşünülüyorsa Rectum Biyopsisi yapılabilir.

bebek.com: Annelerimize tavsiyeleriniz nelerdir?
Dr. Şeyma Cüneydi: Annenin çocuğu dışkılama alışkanlığını büyüdüğünde bile takip etmesi, diyetini düzenlemesi gerekmektedir. Çok erken fark edilen kabızlıkların tedavisi geç fark edilenlere göre çok kolaydır. Ayrıca kabızlığa neden olan durumların yakından gözlenmesi ve bu konuda doktorun bilgilendirilmesi de tedavinin önemli bir parçasıdır

Bebeğinize D Vitamini Vermeyi İhmal Etmeyin

 

D vitamini eksikliği ülkemiz açısından önemli bir problem. Bu eksikliğin oluşmaması için kampanyaların düzenleniyor. Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Özen, “Hayatın ilk haftasından itibaren beslenme tarzı ne olursa olsun (Formüla veya anne sütü fark etmez) tüm bebeklere en az bir yaşına kadar, tercihen 3 yaşına kadar 400 ünite/gün D vitamini (günde 3 damla D vitamini) uygulanmalıdır.” diyerek D vitamininin önemini vurguluyor.

bebek.com: Bebeklere hangi aydan itibaren D vitamini verilmelidir?
Dr. Ahmet Özen: Ülkemizde maternal D vitamini eksikliği önemli bir problemdir. Bu nedenle hayatın ilk haftasından itibaren beslenme tarzı ne olursa olsun (Formüla veya anne sütü fark etmez) tüm bebeklere en az bir yaşına kadar, tercihen 3 yaşına kadar 400 ünite/gün D vitamini (günde 3 damla D vitamini) uygulanmalıdır. Bu dozdaki D vitamini günde bir kez 3 damla olmak üzere yıl boyunca sürekli verilmelidir.

bebek.com: Neden D vitamini vermek gerekmektedir?
Dr. Ahmet Özen: Sütçocuğu döneminde bebeklerin ana besin kaynağı anne sütüdür. Anne sütünün 1 litresinde 12-60 IU D vitamini bulunmakta ve bu miktar bebeklerin günlük 400 IU olan gereksiniminı karşılamamaktadır. Benzer şekilde bu dönemdeki bebeklerin aldığı diğer besinlerde de D vitamini yetersizdir. Bu durumda bebeklik döneminden itibaren güneş ışınları yoluyla D vitamin sentezi veya dışarıdan D vitamini desteği en önemli D vitamini kaynağı olmaktadır.

bebek.com: D Vitamini eksikliği neden olur?
Dr. Ahmet Özen: Bebeklerde D vitamini kaynakları plasental geçiş, anne sütü ve güneş ışığı yoluyla derideki sentezdir. Yaşamın ilk sekiz haftasında bebeklerin D vitamini düzeyleri annelerinki ile paralellik göstermekte, sonraki aylarda ise güneş ışığı daha belirleyici olmaktadır. Erken bebeklik dönemindeki D vitamini yetersizliği açısından en önemli risk faktörü annede D vitamini yetersizliği olmasıdır. Bebeklerin bir diğer D vitamini kaynağı olan anne sütünde bulunan D vitamini miktarı bebeklerin günlük gereksinimini karşılamamaktadır. Bu durumda bebeklik döneminden itibaren güneş ışınları yoluyla vücutta D vitamini sentezi veya dışarıdan D vitamini desteği verilmesi en önemli D vitamini kaynağı olmaktadır. Ülkemizdeki gözlemler de ailelerin özellikle kışın çocuklarını ev dışına çıkarmaması ve kundak gibi güneş ışıklarıyla karşılaşmayı önleyen giyim şeklini tercih ettiğini ve bunun da D vitamini eksikliği riskini artırdığını göstermektedir. Güneş ışığıyla yetersiz karşılaşmanın yanında, beslenme yetersizliği, prematürite (miadından önce doğum), çok uzun süre anne sütü verilmesi, beslenme desteğinin yetersiz olması, düşük sosyoekonomik düzey ve annenin eğitim yetersizliği bebeklik döneminde D vitamini yetersizliği için risk oluşturmaktadır.

bebek.com: D vitamini eksikliğinin yol açtığı komplikasyonlar nelerdir?
Dr. Ahmet Özen: Aktif D vitaminin temel görevi barsaklardan kalsiyum ve fosfor emilimini sağlayarak vücudun kalsiyum/fosfor dengesini korumaktır. D Vitamini yetersizliği çocuklarda raşitizme erişkinlerde ise osteomalaziye yol açmaktadır. Raşitizme yol açacak kadar şiddetli olmayan D vitamini yetersizliğinde aktif raşitizm bulguları olmasa bile bu yetersizliğin olumsuz sonuçları oluşmaktadır. Bu durumda kemik yapım-yıkım hızında artma, osteoporoz, hafif osteomalazi ve kalça veya diğer kemiklerdeki kırık olasılığında artma gibi bulgular gözlenebilmektedir. Bütün bunların yanı sıra, son yıllarda D vitamini yetersizliğinin şeker hastalığı, koroner kalp hastalığı ve tüberküloz için hazırlayıcı risk faktörü olabileceği ileri sürülmektedir.

bebek.com: Dışarıdan D vitamini almaksızın sadece güneş ışığından faydalanmak mümkün müdür?
Dr. Ahmet Özen: Hiç kuşku yok ki D vitamini yetersizliğini önlemenin en fizyolojik yolu anne ve bebeklerin yeterli güneş görmesidir. Bununla birlikte dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Örneğin güneş koruyucu kremlerin D vitamini sentezini %97 oranında azalttığı ve camdan geçerek gelen güneş ışınlarının sentez için uygun olmadığı bilinmektedir. Düşük D vitamini düzeyine sahip annelerin yaşam şekilleri (ev içinde daha çok zaman geçirmek, kültürel nedenlerle çocukların ev dışına çıkarılmaması, evlerin balkonsuz olması veya güneş ışınlarını engelleyen sık apartmanlı mahallelerde yaşamak gibi) bebeklerinin de yetersiz güneş görmesine neden olmaktadır. Bu faktörlere kentsel hava kirliliği nedeniyle yeryüzüne ulaşan ultraviyole ışınlarının D vitamini sentezini sağlayacak dalga boyunda olmaması eklenmektedir. Ülkemizdeki gözlemler de ailelerin özellikle kışın çocuklarını ev dışına çıkarmaması ve güneş ışınlarıyla karşılaşmayı önleyen giyim şeklini tercih etmesinin rikets riskini artırdığını göstermektedir.Bu nedenle bütün bebeklere yaşamın ilk haftasından itibaren D vitamini verilmelidir. Ayrıca yeterli güneş görmeyen veya D vitamini yetersizliği bakımından riskli bir yaşam şekli olan annelere gebeliklerinin son üç ayında D vitamini verilmelidir.

bebek.com: Güneşten en iyi faydayı sağlamak için ne yapmak gerekir?
Dr. Ahmet Özen: Bütün hamile kadınların ve bebeklerin günde 10-15 dakika süre ile öğle saatleri dışında güneşe çıkartılması desteklenmelidir. Çocuklar güneşlendirilirken doğrudan güneş ışınlarına temas etmesi gereklidir ve camdan geçerek gelen ışığın D vitamini sentezi bakımından bir yararı olmadığı bilinmektedir. Güneşlendirme sırasında çocuğun başında şapka olması ve kol-bacakların çıplak olması gereklidir.

Bebeğinizi Tek Başına Uyumaya Programlayın (1)

 

Ne kadar da zordur gecenin bir vakti, gözünüzden uyku akarken, cin gibi gözlerle size bakıp oyun oynamak isteyen çocuğunuzu tekrar uyuması için ikna etmeye çalışmak… “Uyusun da büyüsün” lafı boşa söylenmemiştir, bebeklerin uykuya ihtiyacı vardır. Fakat “bebek dediğin uyur da büyür” demek de doğru değil. Psikolog Bihter Mutlu Gencer “Uyku programlanabilen eğitilebilen bir sistemdir. Bu sistemi oturtmak başlangıçta güç olabilir fakat anne babalar kararlı ve tutarlı bir şekilde, yılmadan uygulamaya devam ederlerse olumlu sonuçlara ulaşabilirler.”

Bebeğin uykusunun eğitilmesi gerekiyor. Bu eğitim onun sadece fiziksel değil psikolojik gelişimi için de önemli. Yeni anne – babalar için inanması ne kadar güç olsa da uyku programlanabilen, eğitilebilen bir sistem. Bu sistemi oturtmak başlangıçta çok kolay olmayacak. Ancak anne babalar kararlı ve tutarlı bir şekilde, yılmadan uygulamaya devam ederlerse olumlu sonuç almaları da zor değil.

Gündüz – gece farkını öğretin

Anne karnından yeni çıkmış bir bebeğin gündüzle gece ayrımını bilmesi beklenemez, ama iki üç hafta içinde bu ayrımı yavaş yavaş anlamaya başlıyor. Tabii biraz çaba şart! Psikolog Bihter Mutlu Gencer “Bebeğin en baştan itibaren geceyle gündüzün farkını algılayabilmesi için çabalamak gereklidir. Bunun için de gündüz uykularını sizin yaşamınızı sürdürdüğünüz odada (yani normal yaşam sürerken, televizyonunuz veya müziğiniz açıkken, siz telefonla konuşurken, mutfakta yemek yaparken, vb.) veya odasında ama perdeler açık, oda aydınlık şekildeyken uyuması; gece uykularını da mutlaka kendi odasında, karanlık ve sessiz ortamda uyuması ona bu ayrımın farkına varması için yardım eder. Ayrıca diğer çok önemli bir konu bebeğinize gün içinde istediğiniz kadar sevgi gösterin, onu bol bol öpün, kucaklayın, onunla konuşun, uykudan uyandığında gürültülü sevinç gösterilerinde bulunun; fakat geceleri uyandığında onunla minumum kontakta bulunmaya çalışın. Beslenecekse besleyin, altı değişecekse değiştirin fakat onunla konuşmamaya, sosyal iletişimde ve fiziksel temasta bulunmamaya, eşinizle konuşmak durumundaysanız kısık sesle konuşmaya ve işinizi en kısa sürede halledip onu tekrar yatağına koymaya gayret edin. Nasıl olsa sabah olduğunda bol bol sarılmak için bebeğiniz yine sizin! En başlarda sürekli odasına kadar gidip yorulmak istemiyorsanız bebeğinizi kendi odanızda (ama mutlaka kendi yatağında) yatırabilirsiniz fakat bu uygulamayı bebeğiniz 2 aylık olduğunda bitirmelisiniz. Doğumundan itibaren bebeğinizi kendi odasında yatırmanızın size şu açıdan faydası olabilir: en baştan siz de bu düzene alışırsınız ve 2 ay sonra kendi odasına almakla ilgili bir sıkıntı yaşama riski söz konusu olmaz.”

Toplam uyku saatini belirleyin.

Bebek 3-4 aylık olduğunda artık yatağına konulduğunda ve tek başına uyuyabilme eğitimine başlamak için hazır duruma geliyor. Bilindiği gibi bebeklerin genel olarak aylara göre toplam uyku saatleri var. Örneğin yeni doğmuş bir bebek günde 16-18 saat uyur ve bu süre gittikçe azalır. 3-4 aylık olduğunda genelde iki-üç kısa gündüz uykusuyla birlikte toplam 13-14 saat civarında uyur. Ancak toplam uyku saati bebekten bebeğe değişebilir. Yapılacak ilk iş sizin bebeğinizin bir günde toplam kaç saate ihtiyacı olduğunu saptamaktır. Bunun için birkaç gün boyunca bebeğinizin uykusuna hiç müdahale etmeden ufak bir deftere kaydını tutabilirsiniz. Gece saat 12den ertesi gece 12ye kadar uyuduğu saatleri toplayarak bebeğinizin genel olarak uyku ihtiyacını öğrenmiş olursunuz. Örneğin bebeğiniz toplam 13-13,5 saat uyuyor, fakat uykular çok düzensiz: gece 2 saat uyanık kalıyor, 5’te tekrar uykuya dalıyor, sabah 10’da uyanıyor, gündüz bazen hiç bazen de üç kısa uyku uyuyor. Oldukça karışık olan böyle bir düzeni bile normale çevirip, bebeğinizi yatağına koyduğunuzda kendi kendine uyumasını sağlamanız mümkün. Ancak bir süre yorulup uykusuz kalmayı, bebeğinizin odasıyla kendi yatağınız arasında mekik dokumayı göze almalısınız.

Programa başlayın

Bihter Mutlu Gencer, “Bebeğinizin uykusunun kaydını tuttuktan sonra derin bir nefes alıp karar verin ve her sabah bebeğinizi aynı saatte uyandırmaya, 2 veya 3 kısa gündüz uykusu uyutmaya ve akşamları da aynı saatte yatırma programına başlayın.” Diyerek şöyle devam ediyor: “Unutmayın amacımız sonuçta bebeğinizin tek başına ve önceden belirlediğiniz ihtiyacı olan saat kadar uyumasını sağlayabilmek. Bebeğin uykuya daldığı ve uyandığı saatlerin kaydını tutmaya devam edin. Programı uygularken uyuyan bebeğinizi saati geldiğinde uyandırmaktan çekinmeyin, ayrıca arabada giderken zamansız uykusu gelen bebeğinizi uyutmamaya çalışın. (lütfen büyüklerin “uyuyan çocuk uyandırılır mı”, veya “uykusu var bırak uyusun” sözlerine kulak asmayın-ilerde bir türlü uyumak istemeyen çocuğunuzu uyutmak için siz uğraşmak zorunda kalacaksınız) En başlarda bebeğinizin uyku düzeni hemen oturmayacaktır çünkü malum “onun alışmış olduğu düzen, düzensiz uyku”dur. Gece 12’de uykusu gelen bebeğinizin uykusunu yavaş yavaş 11:30’a, ertesi gün 11’e ve bu şekilde sonuçta bebekler ve küçük çocuklar için en uygun uyuma saatleri olan 8:00-9:00 arasına çekebilirsiniz.”

Bebeğinizi Tek Başına Uyumaya Programlayın (2)

 

Yazı dizimize ilgi büyük oldu. Yazı dizimizin ikinci ve son bölümünde Psikolog Bihter Mutlu Gencer bebeğinizi daha kolay uyutmanız için genel yöntemlerden söz ederek tek başına uyumanın önemini şöyle anlatıyor: “Tek başına uyuyabilme becerisi onun bireysel, bağımsız, kendine güvenli yetişmesi için zemin oluşturur. Hayata tek başına uyumayı başarmış olarak başlamış bebekler, ileride kendinden daha emin, daha cesaretli dolayısıyla merak duygusu daha gelişmiş, böylece başarılı ve kendine yetebilen çocuklar ve bireyler olurlar.”

Genel Yöntemler

Bebeklerin akşam uyuması gündüz uyumalarından daha zordur. Akşamları yattıklarında daha çok ağlarlar, uykuya dalmaları daha uzun sürer. Bunun en büyük nedeni akşam anne babadan ve sosyal hayattan ayrılmak istemezler. Kısa olan gündüz uykusundan sonra anne babaya kısa süre sonra kavuşacaklarını, akşam uykusuyla ise çok daha uzun süre onlardan ayrı kalacaklarını sezerler. Ayrıca akşamın karanlığı onlar için daha belirsiz ve korkutucu olabilir. O halde ne yapmalı? Bihter Mutlu Gencer bazı yöntemler sıralıyor:

• Akşam için bir uyku rutini oluşturun, her gece aynı işlerden oluşan bir rutin bebeğinizin kendini güvende hissetmesini ve bu güvenle uykuya daha rahat dalabilmesini, ayrıca bu rutin başladığında kendini uykuya yavaş yavaş hazırlamasını sağlar. Tipik bir rutin şöyle oluşturulabilir. Bebeğinize yaşına göre en anlayabileceği şekilde sözel olarak artık uyku vaktinin geldiğini ve biraz sonra gidip yatılacağını bir kaç kez söyleyin. Küçük bebekler “ee yapacağız” gibi kısa sözleri daha kolay anlayabilirler.
• Daha sonra belki sıcak bir banyo, ya da sadece elini yüzünü ılık suyla yıkama; dişleri fırçalama alışkanlığı kazanması için en başlarda sadece kemirmesi için daha sonra taklit becerileri geliştikçe fırçalama taklidi yapması için eline vereceğiniz ufak bir diş fırçası; sonra pijamalarını giyme; daha sonra yaşına uygun bir kitap okuma (birlikte kitabın resimlerine bakma); daha sonra meme veya biberonla beslenmesi; sonra hafif ve sakinleştirici bir müziğin açılması; ışıkların kapanması ve belki ufak bir gece lambasının açılması; bebeğin yatağa konulması (mutlaka henüz uykuya dalmamış olarak); belki bir şarkı veya ninni söylenmesi ve odanın terk edilmesi.
• Bütün bu rutin her gece tutarlı bir şekilde uygulanmalıdır. Uygulama sırasında fazla aksiyon içinde olmamaya, oyun oynamamaya, (şimdi oyun değil uyku zamanıdır) sakin olmaya, sakin bir şekilde konuşmaya çalışarak çocuğunuzun uyku için kendisini hazırlamasına yardımcı olmalısınız. Bebekler ve çocuklar her şeyi anlamıyor gibi gözükse de ses tonunuzdaki veya hareketlerinizdeki duyguları hemen fark ederler. Dolayısıyla bebeğinizin yine uyumayacağından korkan kaygılı ses tonunuz bebeğinizi olumsuz etkiler.

Bebek yatağa konulduktan sonra

Meme, biberon, emzik emerek, kucakta veya ayakta sallanarak veya buna benzer bir alışkanlıkla uykuya dalabilen bir bebek gece uyandığında da bu alışkanlığını isteyecek ve tekrar uykuya dalmakta güçlük çekecek, hatta bu alışkanlığını bırakması da güç olacaktır. Bu nedenle böyle bir alışkanlığa hiç başlamadan yatağa yatırarak uyutmaya çalışmak en iyisidir. Bazı çocuklar ise uyurken parmaklarını emerler. Bihter Mutlu emzik ve parmak emme konusunda şunları söylüyor: “Emzik bebeğinizin gündüz emme güdüsünü karşılamak üzere verilebilir fakat uykuya dalarken sizin kontrolünüzdeki emzik yerine kendi kontrolünde olan parmağını emerek kendini sakinleştirip uyumaya alışması bireysellik, bağımsızlık gelişimi için daha uygundur-parmak emmek bizim toplumumuzda nedense hoş karşılanmaz; oysa çocuğun 4 yaşına kadar, hatta kalıcı dişleri çıkana kadar, parmak emmesi son derece normaldir, zaten bu yaştan sonra parmak emmeyi kendi kendine bırakır. Eğer 6 yaşına gelmiş ve hala bırakamamışsa anne babayla ilişkide bir problem yaşanıyor olması gibi başka olumsuz faktörler işin içine karışmış olabilir, o zaman da bu olumsuzluklar üzerinde çalışılmalıdır.”
Akşam yatağına yatırdığınız bebeğiniz uyumuyor ve ağlıyor. Elbetteki bebeğiniz kan ter içinde kalana kadar onu savunmasız bırakmamalısınız. Bbu onun sizinle olan güven ilişkisini de zedeleyebilir. Fakat bebeğiniz en ufak bir hoşnutsuzluk sesi çıkardığında hemen yatağının kenarında soluğu almanız da doğru değil. O halde ne yapmalı? “3-4 dakika ağlamasına izin verip sonra yanına gidip kucağınıza almadan sırtını sıvazlayarak, sakin ve sevgi dolu sesinizle ona “uyuyoruz bebeğim, ee yapıyoruz” diyebilirsiniz, veya ona uyku şarkısını söyleyebilirsiniz. Bebeğiniz sakinleşmeyecek gibi görünüyorsa kucağınıza alıp bir dakika gibi kısa bir süre sallamadan tutup tekrar yatağına koyabilirsiniz. Tekrar ağlamaya başladığında, veya gece uyandığında da yapılacak olan şey işte bu sistemi bebeğiniz ağlamaya başladığı her seferde bıkıp usanmadan ve sakinliğinizi koruyarak tekrar tekrar uygulamaktır. 4 aylık bebeğinizi siz gece yatarken saat 11-12 civarında beslemeniz onu sabaha kadar idare eder, dolayısıyla onu artık bütün gece beslemeden uyumaya alıştırabilirsiniz. Saat 3’te uyanan bebeğinizi o saatte beslerseniz ertesi gece tekrar aynı saatte uyanıp karnını doyurmak isteyecektir.”

Neden tek başına uyku?

Bebeğinizin tek başına uyuması elbetteki anne babanın rahat edebilmesi, saatlerce çocuğu uyutmak için zaman ve enerji harcamaması bakımından çok önemlidir. Bihter Mutlu, “Fakat asıl çocuğunuz için büyük bir önemi vardır ki bu da tek başına uyuyabilme becerisinin onun bireysel, bağımsız, kendine güvenli yetişmesi için zemin oluşturmasıdır.” Diyerek şöyle devam ediyor: “Hayata tek başına uyumayı başarmış olarak başlamış bebekler, (uykuya ek olarak tek başına bir sürü şeyi yapmasına fırsat verilmiş-yemek yemek, giyinmek, çevreyi özgür bir şekilde keşfetmek, vb.) ileride kendinden daha emin, daha cesaretli dolayısıyla merak duygusu daha gelişmiş, böylece başarılı ve kendine yetebilen çocuklar ve bireyler olurlar. Denklem basittir: Çocuk uyurken kendi kendine yetebilirse, büyüyünce de kendine yeten bir çocuk ve sonrasında bir birey olur. Bebeğiniz 3-4 aylık olduğunda tek başına uyuma çalışmalarına başlamak uygundur. Bu zamanı geçirirseniz daha uzun süre uğraşmak zorunda kalabilirsiniz, fakat yine de başarmak mümkün. Çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun kuralları ve sınırları belirlemek, net ve tutarlı davranarak her zaman sizin elinizde.”

Bebeğinizin İlkleri

 

Minik bir bebeğin anne ya da babasına ilk gülümsediği an herhalde anne baba için en unutulmaz andır. Bebeğin ilk yılı heyecan verici birçok gelişmeyle doludur. Anne baba bebeğin her hareketini takip eder. İlk gülücük, ilk el çırpma hatta bebeğin önce kimin adını söyleyeceği anne baba arasında sevimli bir çekişmeye dönüşebilir.

İlk Esneme: Bebekler doğum sonrası sık sık kocaman esnerler. Bunlar refleks hareketlerdir ve bebeğin ciğerlerine bol bol oksijen gitmesini sağlar. Bu özellikle bebeğin sizin vücudunuzdan bağımsız olarak yaşamayı öğrendiği dış dünyadaki ilk günlerinde onun için son derece önemlidir.

İlk Gözgöze Temas: Bebeklerin görme duyusu doğum sonrasında son derece kısıtlıdır. Altı-sekinci haftalarda, kendisine gülen bir yüze gülerek cevap verir. Anneyle bebek arasında göz temasıyla kurulan bu bağ, bebeğin yaşamının ilk günlerinden itibaren onu hayata bağlayacak bir bağın oluşması açısından çok önemlidir.

İlk “Agu” lar: Anne babaların heyecanla bekledikleri gelişme bebeklerinin ne zaman konuşacağıdır. Uzmanlar bebeğin dilini geliştirebilmesinde ailenin iletişiminin önemli olduğuna dikkat çekiyor. Aile onunla ne kadar ilgiliyse, bebek o kadar fazla agucuk, gugucuk yapar. Bebekler 3-6 ay arası ilk agu seslerini çıkartarak konuşmaya adım atar. Ardından önce sesli sonra sessiz harfleri kullanmaya başlarlar. Altıncı ayda iki heceli ‘baba’, ‘dada’ gibi sesleri çıkartabilirler. Bebeğin dil gelişiminde derece derece uzunluğu artan cümleler, çocuk 6 yaşına gelene kadar gelişmesini sürdürür. Bu gelişme çocuktan çocuğa farklılık gösterir.

İlk Tebessüm, İlk Gülücükler: Minik bebeğinin gülücükleri etrafındakiler için sevinç kaynağı olur. Bebeğin bilinçli gülüşleri dört ve yedinci aylar arasında olur. O etrafında tanıdığı ve alıştığı yüzleri görünce, gülücüklerini bol bol dağıtacaktır. Bebeğin bu gülüşleri onun merhabası haline gelir.

İlk Dişler: Bebeğiniz etrafa gülücükler saçtığında ağzını süsleyen iki minik diş onu daha da sevimli yapar. Bebekler, çıkmaya hazır dişleriyle dünyaya gelirler. Bu dişler, bebek yaklaşık 5-7 aylık olduktan sonra diş etlerini yararak ortaya çıkarlar. İlk dişin çıkışı bebekten bebeğe farklılık gösterebilir. Bu ilk dişlere süt dişleri ya da bebek dişleri denir.

İlk Adımlar: Bebeğinizin kendi başına ayakta durmayı öğrenip yürümesi hem sizin için hem de onun için son derece heyecan verici bir gelişmedir. Altıncı aydan itibaren iyice hareketlenen bebeğiniz, bir yerden bir yere sürünerek ya da yuvarlanarak emeklemeye çalışır. Onuncu aydan itibaren de kendini bir eşyadan diğerine iterek ve yana doğru adımlar atarak yürümeyi denemeye başlar. Bu onun sıralama dönemidir. Ayakta durmayı fazla dengeli olmasa da birkaç küçük adım izler. Bebekler 9-15 ay arası yürümeyi başarır. İlk adım, dikkatleri tamamen bebeğin üzerine çeker ve bu ilgiden çok hoşlanırlar. Her bebek, yürümeye kendi gelişim yapısına uygun zamanda başlar

Yenidoğanlar Hakkında Merak Ettiğiniz Herşey

 

Bir bebek doğduğunda anne ve babaların tecrübesiz olduğu bir gerçek. Ağlaması, uyuması, yemesi, yıkanması… Hepsi özellikle anneler için bir muamma. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Karahasanoğlu akıllara takılan birçok sorunun yanıtını bu yazıda veriyor.

bebek.com: Yenidoğan bir bebek ne şekilde yatırılmalıdır?
Dr. Özlem Karahasanoğlu: Yeni doğan bir bebek yan yatırılmalıdır.Böylece yüzükoyun yatırmaya bağlı ani bebek ölümleri ve sırtüstü yatırmaya bağlı tükürük ve kusmukla boğulmalar engellenebilir.

bebek.com: Uyku düzeni nasıl oluşturulmalıdır?
Dr. Özlem Karahasanoğlu: Bebek dünyaya geldiğinde gece-gündüz ayrımını bilemez çünkü anne karnında gece veya gündüz yoktur.Tüm gündüz uyuyup tüm gece uyanık kalabilir.Bunu engellemek için bebeği gündüzleri bol ışıklı,hareketli,sesli ortamlarda tutmalı,altını değistirirken,emzirirken onunla konuşmalı veya müzik dinlettirmelisiniz.geceleri ise aksine loş ışıklı,daha sessiz bir ortamda emzirirken,alt değiştirirken sessiz olmalı ve böylece bebeğe gece –gündüz farkını öğretmelisiniz.

bebek.com: Bebeğin ilk günlerinde alt temizliğinde dikkat edilecek noktalar nelerdir?
Dr. Özlem Karahasanoğlu: Yenidoğan bir bebeğin cildi çok hassastır.Alt temizliği için alkol içermeyen,pH dengeli,hassas ürünler kullanılmalıdır.Altını yaklaşık 3 saatte bir temizlemeli,kesinlikle kakalı bırakmamalısınız.Alt temizliği için su da iyi bir alternatiftir.Altını temizledikten sonra bir tülbent veya yumuşak bir kağıt mendille kurulamalı,hem beslemek hem de koruyucu bir bariyer oluşturmak için saf zeytinyağı veya uygun bir bakım kremi kullanmalısınız.

bebek.com: Göbek bağı temizliği nasıl gerçekleştirilmelidir?
Dr. Özlem Karahasanoğlu: Göbek bağı anne karnında bebeğin anneden besin ve oksijen alışverişini sağlar.Doğum sırasında göbek kordonu uygun şekilde kesilir .bebeğe bağlı bölüm bir süre sonra beslenemeyip düşer.Bu süre ortalama 3gün ile 10 gün arasındadır.Göbek kordonu kesinlikle çok temiz tutulmalıdır çünkü enfeksiyonları çok ciddi sonuçlara yol açabilir.Günde en az iki kez pansuman yapılmalı,üzeri steril gazlı bezle kapatılarak kaka ve çişle temas etmesi önlenmelidir.Pansuma için en uygun materyal %70 lik alkoldür.Ancak o andaki şartlara göre mersol veya betadin de kullanılabilir.

bebek.com: Bir yenidoğanın oda sıcaklığı ne olmalıdır?
Dr. Özlem Karahasanoğlu: Yeni doğan bir bebek için uygun oda sıcaklığı ortalama 22 derecedir.Prematürelerde daha yüksek sıcaklık önerilir.Yeni doğan döneminden sonra oda sıcaklığının 18-22 derece arasında olması yeterlidir.Çok sıcakta havadaki nem oranı azalır ve bebeğin solunum yollarının savunma mekanizması zarar görür.

bebek.com: Mevsimler itibariyle nasıl giydirilmelidir?
Dr. Özlem Karahasanoğlu: Yenidoğan bebek ilk zamanlar dış ortamla uyumunu tam gerçekleştiremediğinden daha fazla üşüyebilir.Özellikle eller ve ayaklar eldiven ve patiklerle ısıtılmayı gerektirebilir.Şapka saçlı deride seboreik dermatite(halk arasında konak)yol açabilir .O nedenle fazla tercih etmiyoruz.Bebeğin iç giyimi her mevsimde saf penye olmalı,dışıda da yine penye bir tulum bulunmalıdır.Yeni doğan bebekte belden lastikli giysiler değil komple tulumlar tercih edilmelidir. Kış aylarında bebeğin üzerinde merserize veya ince yünlü bir yelek bulunması uygundur.Kışın pazen ,yazın penye battaniyeler tercih edilmelidir.Bol tüylü battaniyelerden kaçınmak gerekir.

bebek.com: İlk banyo ne zaman yaptırılmalıdır?
Dr. Özlem Karahasanoğlu: Yeni doğan bebeğin ilk banyosu için özel bir zaman yoktur.Göbeğe iyi bakmak koşuluyla göbek düşmeden de yıkanabilir.Yeni doğan bebek özellikle göbek düştükten sonra hergün yıkanmalıdır.Banyo suyu ortalama 38 derece olabilir.

bebek.com: Bebek nasıl yıkanmalıdır?
Dr. Özlem Karahasanoğlu: Yenidoğan bir bebeği yıkarken ortam ısısı da 26 derece civarında olabilir.bebek küvetine içine bebek banyo köpüğü katılmış 38 derece ısıdaki su konur.Bebek başı dışarıda kalacak şekilde dik olarak küvete sokulur.İnce bir tülbentle vücudu kısaca ve çabucak yıkanır.başı da bebek şampuanı ile yıkanır.bebeğe su başının üst kısmının arkasından akacak şekilde dökülür,hızlı bir şekilde havlu ile sarılır. Bebek küveti standart ölçülere uygun olmalıdır.İçinde yıkama filesi kullanılabilir.

bebek.com: Banyo sıcaklığı ne olmalıdır?
Dr. Özlem Karahasanoğlu: Banyo sıcaklığı vücut sıcaklığı olan 37-38 derece olmalıdır.

bebek.com: Gaz sorununa karşı ne önlemler almak gerekir?
Dr. Özlem Karahasanoğlu: Bebeklerde gaz sancıları en çok gözlenen problemlerdir.Emerken yuttukları havaya bağlı olarak gaz sancısı çekerler.Anne sütünün protein yapısı da etkili olabilir.Anneler emzirirken sadece meme başını değil memedeki kahverengi dokunun tamamını bebeğin ağzına verebilirlerse daha az gaz yutmasını sağlayabilirler.Her emzirmeden sonra uzun süre bebeğin gazının çıkarılması iyidir.Bunun için bebek anne kucağında dik tutularak sırtı sıvazlanır.Mide gazını ağızdan geğirerek çıkarır.Alınan tüm önlemlere rağmen gaz sancısı tutan bir bebeğin karnına hafif ısıtılmış bir havlu uygulamak,bacaklara bisiklet çevirme hareketleri yaptırmak işe yarayabilir.

bebek.com: Hangi durumlarda doktora başvurmak gerekir?
Dr. Özlem Karahasanoğlu: Yenidoğan bebekte sarılık durumu söz konusu ise,ilk 24 saat idrarını,ilk 48 saat kakasını yapmamışsa,çok şiddetli kusmaları varsa,ateş söz konusu ise,emmede isteksizlik varsa,canlı ağlaması yoksa mutlaka doktora başvurmak gerekir.Bebek emdikten sonra özellikle gazı çıkarılırken bir miktar kusar;bu normal kusmadır.Patolojik olan kusma fışkırır tarzda .beslenme ile ilişkisiz de olabilen kusmadır.

Aşı Tablosu

 

   Bugünün anne babaları aşıların nadir ters etkileri ile ilgili birşeyler duyduklarında aşıların pozitif etkilerini gözardı etmeeğilimi taşımaktalar. Aşıların fayadaları risklerinden çok daha fazladır. Yakın zamana dek bebek ölümlerinin çoğu difteri, tifusve çiçek gibi bulaşıcı hastalıklarda kaynaklanıyordu. Kızamık ve boğmaca binlerce çocuğun ölmesine yada sakat kalmasınaneden oluyordu. Anne babalar çocuk felci(polio)nin sık olduğu yaz aylarından korkar hale gelmişti.Bugün çiçek hastalığı tamamen ortadan kalktı, tifus ve difteri nadir görülür oldu.Aşı, güçsüzleştirilmiş veya ölü mikroorganizmaların veya onların ürettiği toksinlerin vücuda verilmesi sonucunda kişidehastalıkla karşılaşmış gibi antikorlar oluşması esasına dayanır. Bağışıklık sistemi bu olayı hafızasına kaydeder ve vücut birdaha o hastalık etkeni ile karşılaştığında önceden oluşan antikorlar bu mikroorganizmayı tanır ve hemen yok eder.Eski zamanda yaşayan insanlar bile bir hastalık geçirdikten sonra bir daha hasta olunmayacağını biliyorlardı. Bugün aşılamaher yıl binlerce küçük çocuğun hayatını kurtarır. Bazı aşı tipleri hafif bir ciddi veya kalıcı hasar riski taşırlar. Yüksekriskli çocuklar hariç aşılamanın faydaları risklerinden çok daha fazladır.İlk kez yaygın uygulanan aşı olan çiçek aşısı o kadar başarılı olduki hastalık dünya üzerindenkalktı. Bebeğiniz ikinci ayından aşılanmaya başalanmalı ve çocukluk dönemindede devam edilmelidir. 

   DTB(Difteri, tetanoz, boğmaca aşısı)
   Bu bebeğe ilk yapılacak olan aşıdır. Bu aşının özellikle boğmaca bölümüne karşı reaksiyonlar yaygındır. Ama bunların çoğuciddi tehlike oluşturmaz. Boğmaca aşısının beyinde hasar oluşturduğu düşünüldüysede yapılan araştırmalar tam olarak böylebir bağlantı göstermemiştir. 
Bebeğinizin güvenli bir şekilde aşılandığından emin olmak için şunlara dikkat etmelisiniz.
  • Doktorunuz ilk aşılama öncesi bebeği kontroletmelidir,
  • Bebeğinizi özellikle aşı yapıldıktan sonraki 48 saat içinde (72 saate kadar) dikkatle gözlemleyin ve şiddetli bir reaksiyon gördüğünüzde derhal doktorunuza başvurun.
  • Bir sonraki karma aşı yapılmadan önce öncekinde gördüğünüz bir reaksiyon varsa mutlaka belirtin.
  • Aklınıza takılan her soruyu doktorunuza sorun.

DTB sonrası görülen yaygın reaksiyonlar:
Aşağıda verilen reaksiyonlar görülme sıklıklarına göre çoktan aza doğru sıralanmıştır. İlk üçü çocukların yarısında görülür.
  • Enjeksiyon yerinde ağrı
  • Hafif-orta derece ateş
  • Şiddetli ağlama
  • Aşı yerinde şişme
  • Aşı yerinde kızarıklık
  • Uyuklama 
  • İştah kaybı 
  • Kusma   

   Ateş ve ağrı için bebeklerde kullanılan asetaminofen, aşıdan hemen sonra reaksiyonları azaltmak için korunma amaçlıolarak bebeğe verilebilir. Aşı yerine sıcak kompres uygulamasıda bebeği rahatlatır. Ateş ve şişme ilk dozdan sonraki dozlardadaha yaygın bir problem olabilir.
Doktoru ne zaman aramalısınız:
DTB enjeksiyonundan 48 saat sonra şunları gözlerseniz doktoru arayın.
  • Yüksek tonda ve tiz sesli, sürekli ağlama (üç saatten fazla süreyle)
  • Çok fazla uyuma(bebeği uyandırmak olanaksızsa)
  • Tuhaf derecede solukluk
  • Rektal ısının çok yükselmesi
  • Bebeğin havale geçirmesi

   Bilinç düzeyinde bozulma ve havale gibi beyin iltihabını gösteren semptomlar aşıdan bir hafta sonra gözlenir.Bazen aşının kabakulak kısmından ötürü tükürük bezlerinde şişme olabilir. Daha az sıklıkla görülen durumlar eller veayaklarda karıncalanma ve allerjik reaksiyonlardır ve bunları bebeklerde ayırt etmek güçtür.

   Boğmaca aşısını ne zaman atlamalı?
   Amerikan Pediatri akademisi şu çocuklarda DTB aşısının boğmaca kısmının atlanması ve sadece DT(difteri, tetanoz)yapılmasını önermektedir.
  • Önceden havale yada nöbet geçirenler
  • Epilepsi gibi nörolojik bir hastalığı yada şüphesi olanlar
  • Önceki DTB yapıldıktan sonraki birkaç saat içinde ciddi allerjik reaksiyon; ilk üç günde havale; ilk iki günde yüksek ateş;veya yedi gün içinde ciddi beyin hasarı görülenler
  • Aşıdan sonra tiz ve yüksek tonda üç saatten uzun süren ağlaması olanlar
  • Vücudun enfeksiyon ve hastalıklara karşı direncini düşüren ilaçlar kullanan bebekler

   DTB aşısı konusunda kararı verecek olan bebeğin doktorudur. Ateş ve hafif soğuk algınlığında aşı yapılmayabilir yadaertelenebilir. Eğer bir salgın varsa yüksek risk taşıyan çocuklar bile aşılanır çünkü hastalığın tehlikesi aşınınkinden dahabüyüktür. Yedi yaşından sonra çocuklara boğmaca kısmını içermeyen aşı yapılabilir çünkü hastalık bu yaştan sonra daha azrisklidir ve aşı daha tehlikelidir. Hatta bu yaştan sonra difteri kısmınında azaltılması önerilir. Yedi yaşından büyük çocuklariçin bu kombine aşının adı Td’dir ve bu aşı her 7-10 yıda bir yapılır.

   Çocuk felci aşısı (OPV)
   Polio (çocuk felci)aşısı 30 yıdır hayat kurtarıyor. Çocuklar okula başlamadan önce toplam dört doz aşı olurlar: 2. ve 4.ayda, 18.ayda ve 4-6yaş arasında. Bazı doktorlar yüksek risk taşıyan bölgelerde 6.ayda bir doz daha yapabilirler. Bu aşı güvenlidir ve çocuklarda tersreaksiyon hemen hiç görülmez. Ancak çok küçük birparalizi (felç) olasılığı vardır. Ayrıca aile içinde aşılanan çocuktan polio bulaşmaolasılığı daha yüksektir(hastalık geçirene göre). Bu nedenle evde hamile veya bağışıklık sistemi zayıf bir kişi varsa aşı önerilmez. Ağızdanverilen canlı polyo aşısı soğuk algınlığından daha önemli bir hastalığı olan bebeklerde ertelenir.

   Kızamık, kabakulak ve kızamıkçık aşısı(KKK)
   12-15.aylardan önce yapılırsa etkili değildir. Kızamık ciddi bir hastalıktır ve ölümcülkomplikasyonlar oluşturabilir. Kızamıkçık ise o kadar hafif geçerki farketmeyebilirsiniz. Ancak kızamıkçık enfekte olmuş gebe kadında doğumsal kusurlaroluşturduğundan bebeklik çağında aşılama önerilir; hem gelecekte kız bebeklerin fetuslerini korumak, hem de enfekteçocukların gebe annelerine bulaşmasını önlemek için aşı yapılır. Kabakulak çocuklukta ciddi bir problem oluşturmaz ancakaşı yapılmadığında erişkinlik döneminde erkeklerde kısırlık ve sağırlık problemine yol açabilir. 

   KKK aşısına ciddi bir reaksiyon gelişmez; gelişsede aşıdan 1-2 hafta sonra görülür ve genellikle hafiftir. Beş çocuktanbirinde aşının kızamık kısmından dolayı birkaç gün süren döküntü ve hafifateş olabilir. Yedi çocuktan birinde aşının kızamıkçık kısmından ötürü döküntü veya boyunda şişlik olabilir ve aynı şekilde 20 çocuktan birinde eklemlerde şişmeolabilir. 

   Hepatit B aşısı
   Şu anda tüm bireylere çocukluklarında hepatit B aşısı yapılması öneriliyor. Bu toplumda çokyaygın olan ve sarılık hastalığına yol açan hepatit virusüne karşı kişilerin bağışıklıklarını arttırıyor. Aşının ilk dozu doğumda yapılıyor. Ek dozlar2 yada 4. ayda ikincisi ve 6-18.ayda üçüncüsü yapılmalıdır.Bu aşının belirli bir yan etkisi bulunmamaktadır. Bu aşı tüm yaş gruplarına üç defa da olmak üzere uygulanabir.
   Hemofilus b aşısı
   Bu aşılar bebeklerde ve küçük çocuklarda ciddi enfeksiyonlara yol açan ölümcül hemofilusb (Hib) bakterilerinin önünü kesmek için yapılır. Menenjit ve epiglottis(hava yollarını tıkayan bir enfeksiyon) vakalarının çoğundan bu bakteri sorumludur.Ülkemizde bu aşının tüm yenidoğanlara yapılması şu an standart değildir ve yalnızca yüksek risk taşıyan bebeklere doktorönerirse yapılmaktadır.

   BCG (TÜBERKÜLOZ AŞISI)
   Virulansı azltılarak elde edilmiş canlı bir aşıdır. Koruyucu değeri %20-80 arasındadır. Bu aşı tüberkuloz hastalığının çocuğabulaşmasını ve çocuğun bu hastalığı geçirmesini önlemeyebilir, ancak asıl görevi çocukta tüberkülozun ölümcülkomplikasyonları olan miliyer tüberküloz (yaygın) ve merkezi sinir sistemi tüberkülozundan korumasıdır. Bu aşının ilk dozuçocuk doğar doğmaz uygulanır. Daha sonra üç kere daha sırasıyla6-7. yaşta, 10-13. yaşta, ve 16-18. yaşta uygulanır. Bu aşı ilk üçay PPD testi yapılmaksızın uygulanırken daha sonra önce çocuğun PPD testine bakılır ve eğer PPD negatif ise yapılır. Buçocuğun bağışıklığı oladığını gösterir. Eğer PPD pozitif ise o çocuk bağışıklık zaten geliştirmiştir ve aşıya gerek yoktur.Bu aşıdan sonra aşı yerinde lokal bir reaksiyon görülebilir.Özellikle ülkemizde yaygın olan tüberküloz hastalığına karşı toplum sağlığı açısından ve bu hastalığın ortadan kaldırılmasıiçin aşılama önemlidir.
  

AŞI TAKVİMİ

 

YAŞ

AŞI

 

DOĞUMDA

1.Hepatit B

 

1 AYLIK

2.Hepatit B

 

2 AYLIK

DBT(Difteri-Boğmaca-Tetanoz)
Çocuk felci(polio aşısı)
Hib(meninjit)
BCG(verem)

 

3/4 AYLIK

DBT(Difteri-boğmaca-tetanoz)
Çocuk felci(polio aşısı)
Hib(meninjit)

 

4/5 AYLIK

DBT(Difteri-boğmaca-tetanoz)
Çocuk felci(polio aşısı)
Hib(meninjit)

 

6 AYLIK

3.Hepatit B

 

9 AYLIK

Kızamık

 

12 AYDAN SONRA

Suçiçeği

 

15 AYLIK

MMR (Kızamık, Kızamıkçık, kabakulak)

 

16-24 AYLIK

DBT(Difteri-boğmaca-tetanoz)
Çocuk felci(polio aşısı)
Hib(meninjit)

 

24 AYDAN SONRA

Hepatit A, 1 yıl içinde tekrarlı

 

4-6 YAŞ ARASI

DBT(Difteri-boğmaca-tetanoz)
Çocuk felci(polio aşısı)
MMR

 

10-13 YAŞ

Tetanoz
Tüberküloz (BCG aşısı)

 

16-18 YAŞ

Tetanoz
Tüberküloz (BCG aşısı)

 

Not: Meninjit (HIB) aşılarına ilk 6 ay hiç başlanmamışsa 6 ay ile 1 yaş arasında 2 doz hib yapılıp, 1,5 yaşında da tekrar edilmesi tavsiye edilir. Meninjit (HIB) aşıları 1 yaşa kadar hiç yapılmamışsa 1 yaşta tek doz yapılmalıdır.



Belli aralıklarla verem aşısı kontrol testi PPD yapılmalıdır. Gerekiyorsa BCG tekrarlanır. Ayrıca 1 yaş ve 3 yaşta Hepatit B aşısı kontrol testi de yapılıp gerekirse 5 yaşta hatırlatma dozu yapılır. Test sonucuna göre aşı hiç tutmamışsa Hepatit B için tekrar birincil aşılama yapılması tavsiye edilmektedir.

Bebeğinizin Alt Temizliği

 

NIVEA Baby Bebeğinizin Alt Temizliğine Önem Veriyor!

Bebeğinizi büyütme ve hayata hazırlama sorumluluğu, ona karşı hissettiğiniz ve kelimelere dökülmesi bile mümkün olmayan sevgi, onu mutlu etmek için duyduğunuz istek, her istediğini yerine getirmeye ve bir damla gözyaşına engel olmaya çalışmak... Anneler bebeklerini mutlu görmek için tüm enerjilerini vermeye hazırdırlar. Bebeklerinizin mutlu olmasını sağlamak için, alt temizliğini doğru bir şekilde yaparak başlayabilirsiniz.

 •  Bebeğinizin Cildi Hassastır, Özel Bakım İster...

Bebek cildi yetişkin cildine oranla ince ve cilt yüzeyini kaplayan koruyucu tabaka henüz yeterince gelişmemiştir. Bu nedenle cilt dış etkenlere karşı bariyer fonksiyonunu tam olarak yerine getiremez. Cildin tam olarak gelişmesi için birkaç yıl geçmesi gerekir...

 •  Bebek Cildi İncedir

Bebek cildi erişkin cildin yarısı kalınlığındadır. Bu yüzden dış etkenlere ve fiziksel sürtünmelere (örneğin çocuk bezinin sürtünmesine) karşı çok hassastır, hemen kızarır. Bariyer fonksiyonu az olduğundan cilde zarar veren maddelerin cilde geçmesi daha kolaydır. Cilt yüzeyindeki mikroorganizmalara karşı yeterince koruma sağlayamaz ve zararlı maddeleri cilde daha kolay geçirir.

 •  Bebek Cildi Kolay Nem Kaybeder

Özellikle yağ ve ter bezleri tam olarak gelişmediği için, bebeklerin ciltleri üzerindeki koruyucu tabaka nem kaybına karşı çok etkili olamaz. Bariyer fonksiyonu yeterince gelişmemiş bebek cildi bu yüzden çabuk nem kaybeder.

 •  Bebek Cildi Çok Hassastır

Bu yüzden alerji riskini en aza indiren, saf ve ciltle uyumlu maddeleri içeren ürünler tercih edilmelidir. Boya maddesi, alkol gibi zararlı maddeleri içeren ürünler kullanılmalıdır.

Bebeğinizin hassas cildi için doğal pamuk ile zenginleştirilmiş yumuşacık bir ürün...

Hassas bebek cildinin ihtiyacına yönelik olarak geliştirilen, bebeğinizin cildini hem temizleyen hem de bakım yapan ıslak temizleme mendilleri, siz annelere pratik çözüm sunuyor.

NIVEA Baby Islak Temizleme Mendilleri “Clean&Soft” sistemi sayesinde, sıradan temizleme mendillerinden farklı olarak tüm kiri mikrosüngerli dokusunda topluyor. %11 oranında kalınlaştırılan Yeni NIVEA Baby Islak Temizleme Mendilleri artık daha da dayanıklı... Doğal pamuk içeren özelliği ile daha yumuşak...

Yapılan laboratuar araştırması gösteriyor ki, yeni NIVEA Islak Temizleme Mendili temiz su kadar yumuşak bir temizlik sağlıyor. Bu karşılaştırmada özellikle su kullanılmasının sebebi, pediatristlerin suyu yumuşak ve cildi rahatsız etmeyen temizleme metodu olması nedeniyle bir karşılaştırma aracı olarak kullanmalarıdır.

NIVEA Baby Islak Temizleme Mendilleri özellikle, 0 ile 3 yaş arasındaki bebeklerin ellerinin, yüzlerinin ve altlarının temizlenmesinde kullanılıyor. Ancak, daha büyük yaşlardaki çocukların ellerini ve yüzlerini temizlemek için de kullanılabilir. Günde kullanılacak 5-6 adetiyle ıslak temizleme mendilleri, annelerin bebek bakımında en sık kullandıkları bebek ürünleri oluyor.

Pişik ve Önlemenin Yolları

 

Pişik, bebeklik döneminin en sık karşılaşılan sağlık problemi. Cildin bebek beziyle temas ettiği bölgede oluşan kızarıklık ve tahrişe pişik adı veriliyor. Öyle ki İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre 1 -5 yaş arası çocuklarda yüzde 20 oranında pişik tanısı konmuştur. Bebek bezinin hassas bebek cildine sürtünmesi ve bölgenin sık temizlenmemesi sonucu, henüz yeterince gelişmemiş olan cilt üzerindeki koruyucu tabaka iyice zayıflıyor ve zararlı maddelerin cilde kolayca geçmesine sebep oluyor. Aynı zamanda uzun süre kapalı kalan bez bölgesindeki idrar ve dışkı da cildi tahriş ederek kızarıklık ve pişiğe yol açan en önemli sebepleri oluşturuyor. Pişik oluşumunda bebeğinizin poposu kırmızı ve iltihaplı olur, bez bölgesinin çevresinde kabarık şişlikler görülüyor. Bebeğinizin alt bezini sık sık değiştirerek ve her alt temizliğinden sonra düzenli olarak, çinko oksit içeren pişik önleyici kremler kullanarak, pişik oluşumunu engellemek mümkün. Unutmayın ki, pişiği önlemek tedavi etmekten daha kolay!

Nedenleri

• Hijyen eksikliği: bezin yeterince sık değiştirilmemesi, kalitesiz bez kullanılması, cildin tahriş edici maddelere uzun süre maruz kalması. Emiciliği yüksek olan kaliteli bezlerin kullanılması bu nedenle çok önemlidir.
• Alt bezin temizliğinde kullanılan temizlik maddeleri
• Bebeğin beslenme şeklinin değişerek katı gıdalara geçilmesi: Bağırsak hareketlerinin miktarı değişir.
• Mantar enfeksiyonları: Tahriş olmuş deride nem ve artan ısı nedeniyle bazı mikroplar üreyebilir.Bu durumda pişikli bölge "infekte" olur. Böyle bir durumda genellikle Candida adı verilen mantar enfeksiyonu gelişmektedir.
• Antibiyotik tedavisi: Antibiyotikler organizmadaki bakteri florasına zarar verdiğinden mantarsı enfeksiyonların meydana gelmesini kolaylaştırır.
• Yüksek sıcaklık: Cilt sıcak ortamlarda daha çabuk tahriş olur.
• İshal

Korumanın yolları

• Bebeğin cildi tahriş edici sert sabun gibi maddelere maruz bırakmayın.
• Kullandığınız hazır bezin sürekli kuru olmasına dikkat edin. Eğer bez ıslak ise hemen değiştirin.
• Bebeğin altındaki kızarıklığı görür görmez, burasını ılık suyla yıkayın ve tamamen kurulayın, daha sonra çinko oksit içeren Nivea Baby Pişik Kremini bolca sürün.
• Bebeğin altının temizi kuru ve serin kalması sağlayın.
• Güneşten mümkün olduğunca kaçının
• Enfeksiyonlara karşı tedbirli olun.
• Pişik kremini gün içinde her alt değişiminde kullanın.
• Bu uygulamalara rağmen bebeğinizin pişiği geçmiyor veya daha iyiye gitmiyor ise hemen doktorunuz ile görüşün

Bebeğinizin Gelişimi ve Büyümesi

 

Büyüme ve gelişme, anne ve babaların yeni doğan bebekleri ile ilgili en çok merak ettikleri konuların başında gelir. Bebeğinizin boy ve vücut ağırlığı artışının düzenli olması, onun sağlıklı bir bebek olarak büyüyüp geliştiğinin en önemli belirtisidir. Bebeklerde büyüme ve gelişme, yaşa ve cinsiyete göre değerlendiril ir. Bu yüzden bebeğin yaşının tam olarak bilinmesi oldukça önemlidir. Bebeğin yaşını "1 yaş 4 aylık kız bebek" gibi kesin olarak belirtmek gerekir.

Bebeğin büyüme sürecinde bebeğin kilosu, boy uzunluğu, baş çevresi ve bunların artma hızı ile bebeğin vücut bölümlerinin birbirine olan oranı önemlidir. Gelişmenin değerlendirilmesin-de ise, dişlerin çıkma ve değişme yaşı, kemiklerin olgunlaşma derecesi, beyin ve hareketlerin gelişme aşaması, zekâ düzeyi ve cinsel gelişme ölçüt olarak alınır. Büyümenin değerlendirilmesinde yaşa ve cinsiyete göre oluşturulmuş persantil eğrisi adı verilen eğriler kullanılabileceği gibi,aşağı-daki pratik formüllerden de yararlanılabilir.

Tartı

3-12 ay arası Tartı (kg) = Yaş(ay) + 9 / 2

1-6 yaş arası Tartı (kg) = Yaş(yıl) x 2 + 8

Örneğin bebeğiniz 5 aylık ise; bebeğinizin civarında olması normal limitlerdir.


Boy
Zamanında doğan bir bebeğin ortalama boy uzunluğu 50 cm kadardır. İlk 3 ayda 8 cm,ikinci 3 ayda 8 cm,üçüncü 3 ayda 4 cm,dördüncü 3 ayda ise 4 cm boy uzaması olur.Yani bebeğiniz l yaşına geldiğinde, yaklaşık 24-25 cm kadar bir boy uzaması ile, boyu 75 cm civarına ulaşır. 2 yaşına geldiğinde bebeğiniz, 10-12 cm daha uzar ve yaklaşık 85 cm boya ulaşır. 2 yaşından sonra, boy uzunluğu aşağıdaki formülden yararlanılarak hesaplanabilir.

2 yaşından sonra Boy(cm) = Yaş x 6 + 77

Örneğin bebeğiniz 3 yaşında ise; bebeğinizin boyunun 95 cm civarında olması normal limitler arasındadır.


Boy uzunluğu değerlendirilirken, anne ve baba boyu yani çocuğun genetik potansiyeli ve çevresel faktörlerin rolü göz önünde bulundurulmalıdır. Yani yukarıdaki formül kullanılarak hesaplama yapıldığında, ebeveynin boy ortalamasına çok uzak rakamlar çıkması, normal bir durum kabul edilemez. Örneğin, boy ortalaması 1.55 cm olan bir çiftin çocuklarının boyunun 1.80 cm olması nasıl zayıf bir olasılık ise, boy ortalaması 1.80 cm olan bir çiftin, boyu 1.55 cm olan bir çocuğa sahip olmaları da o kadar zayıf bir olasılıktır ve hesaplamada böyle bir sonuca ulaşıldığında, doktora baş vurmak gerekir.

Baş büyüklüğü
Zamanında doğmuş bir bebekte, baş çevresi 35 cm kadardır. Sağlıklı bir çocukta başın büyümesi, beynin büyümesini yansıtır. Ortalama değer 3. ayda 40.5 cm, 6. ayda 43 cm, 12. ayda 46 cm'dir. Baş çevresi gelişimi de, boy gibi ailesel özellik gösterdiğinden, ailenin yapısı da önemlidir, 1 yaşından sonraki yaşlarda baş büyümesi yavaştır.

Diş Çıkarma

 

Ne zaman başlar?
Diş çıkarma rahimde başlar. Bebeğinizin düş tomurcukları, dolayısıyla bebek ( veya süt ) dişlerinin temeli hamilelik döneminde gelişir. Bu tomurcuklar 3 ila 12. ay arasında dişeti yüzeyine çıkmaya başlar. Bebeklerin büyük çoğunluğu ilk dişlerini yedinci ay civarında çıkarırlar.

Nasıl gelişir?
İlk dişin çıkması büyük çoğunlukla pek keyifli değildir. Uzun bir süreci kapsayabilir ve ilk belirtiler olan salyasının akması ve ağrı genellikle dişin çıkmasından bir veya iki ay önce ortaya çıkar.

Çocuğunuz diş çıkarmaya başladığında dişetleri şişebilir. Ancak çoğu anne – babanın düşündüğünün aksine, pek çok uzman, diş çıkarmanın hastalığa ( hafif ateş ve ishale ) nende olmadığını ileri sürmektedir. Bazı çocuklar için diş çıkarma süreci herhangi br sorun çıkmadan geçebilir ve dişeti yüzeyinde sadece beyaz kenarın görünmesi, bunun artık gerçekleştiğini mutlu anne – babalara bildirecektir.

Dişler birbiri ardına çıkar. Genel seyir ilk önce alt öndekilerin, sonra üst ortadaki iki dişin, daha sonra da yan ve arkadakilerin çıkması şeklindedir. 3 yaşına geldiğinde çocuğunuzun 20 süt dişinin tamamının çıkmış olması gerekir. Kalıcı dişler gelmeye hazır olana dek, yani yaklaşık altı yaş civarına dek süt dişleri düşmez. Diş gelişimi kalıtsaldır; sizin dişleriniz erken çıktıysa çocuğunuzun dişlerinin de erken çıkması büyük olasılıktır.

Yardım etmek için ne yapabilirsiniz?
Şişen dişetlerini rahatlatabilmesi için bebeğinize çiğneyebileceği bir şey verin. Soğuk gıdalar veya buzdolabında muhafaza edilen diş kaşıma halkası onu biraz rahatlatabilir.

Aşırı şekilde rahatsızlık veren durumlarda çocuk doktorunuza başvurun; doktorunuz, çocuğunuza uygun düşük dozlu bir ağrı kesici verebilir.

Çocuğunuzun dişlerini nasıl temiz tutabilirsiniz?
İlk yıl çocuğunuzun dişlerinin fırçalanmasına gerek yoktur, dişlerini günde en az bir kez, yatma zamanı rutininin bir parçası olarak ıslak bir bezle temizleyebilirsiniz. Çocuğunuzu asla biberonuyla yatırmayın. Gece dişlerinin üzerinde kalan süt veya meyve suyu diş çürüklerine neden olabilir.

Bebek Ve Çocuk Bakımı İle İlgili Sık Sorulan Sorular Ve Cevapları ( 1 )

 

1.Yeni doğan bebek neden kusar?
Yeni doğan bebek doğumdan önce yuttuğu maddeleri çıkarmak için ilk günlerde kusabilir.Bu normaldir.Her beslenmeden sonra emdiği sütün bir kısmını ağzından akıtabilir.Eğer beslenmeden sonra gazı çıkarılmadan yatırılmış ise, yuttuğu sütün bir kısmını çıkarabilir.Fışkırır gibi kusuyor ya da her beslenmeden sonra hemen kusuyorsa, bir sağlık kuruluşuna başvurun.

2.Bebeği hıçkırık tutunca ne yapmalıyım?
İlk günlerde bebeklerin çoğunda, meme emdikten sonra sıklıkla hıçkırık görülür.Hıçkırık önemli değildir, kısa sürede geçer.Geçmez ise bebeği tekrar anne göğsüne tutarak hıçkırık geçirilebilir.

3.Bebeğin göbeği ne zaman düşer?
Bu süre bebekten bebeğe değişir.Bazılarında 3-4 gün içinde düşebileceği gibi, 15-20 güne kadar da uzayabilir.Çok erken ya da geç düşmesinin bir önemi yoktur.ancak bebeğin göbeğinin düşmesi, iltihaplandığı için gecikmişse önemlidir.

4.Bebek ilk defa ne zaman yıkanır?
Bebek doğumdan sonra ilk 12 saat yıkanmamalıdır.Vücudun yumuşak bir bezle kurulanması yeterlidir.Tam bir banyo, doğumdan sonraki 2-3’üncü güne bırakılabilir.Bunu izleyen günlerde bebek, her gün ya da günaşırı yıkanabilir.

5.Bebeği bir aylık olduktan sonra ne sıklıkla yıkamalıyım?
Eğer olanaklar elveriyorsa her gün yıkanabilir.Özellikle yaz aylarında sık yıkanırsa terlemez.Sık yıkanan bebeklerde hastalıklara yol açan mikroplar barınamaz, pişikler oluşmaz, uykusu az ve huzursuz bebekler de sakinleşir.Bebek beslenmeden hemen sonra yıkanmamalıdır.Bu durumda kusabilir.Yıkandıktan sonra doyurup yatırmak en iyisidir.

6.Bebek ne zaman açık havaya çıkarılmalıdır?
Bebeğin açık havaya çıkarılması, güneş alması her zaman gereklidir.Güneş ışığı kemiklerin gelişmesine yardımcı olur.Raşitizm denen hastalığın ortaya çıkmasını engeller.Bebek ilk güneşe çıktığında birkaç dakika tutulmalı, bu süre her gün azar azar arttırılmalıdır.Kışın öğle vakitleri en sıcak saatlerdir.Bu aylarda, öğle saatlerinde bebeği açık havaya çıkarmak iyi olur.

7.Bebeğe yalancı emzik verilmeli midir?
Yalancı emzik enfeksiyonlara zemin hazırlar.Yalancı emzik emen çocukların annelerini emmelerinde zorluklar ortaya çıkabilir.İleri yaşlarda yalancı emzik diş sorunlarının ortaya çıkmasına neden olabilir.

8.Bebeğimin tırnağı kesilmeli midir?
Tırnağı kesilmeyen bebek, yüzünü gözünü çizebilir.Ayrıca tırnak arasına biriken kir, bebeğe mikrop taşır.Bu nedenle bebeklerin tırnakları mutlaka kesilmelidir.

9.Bebeğin burun tıkanıklığını nasıl giderebilirim?
Bazı anneler, bebeğin burnuna anne sütü damlatmanın burun tıkanıklığını geçireceğine inanırlar.Oysa süt bebeğin solunum yollarına ve akciğerlerine kaçarak zatürree olmasına neden olabilir.Bu nedenle burun tıkanıklığını gidermek için bebeğin burnuna süt damlatılmaz.Burun tıkanıklığını gidermek için en iyi yol, buruna tuzlu su (serum fizyolojik) damlatmaktır. Eczaneden serum fizyolojik alıp, bebek yatar durumda iken her iki burun deliğine birer damlalık dolusu damlatmak, sonra bebeği kaldırarak, hapşırınca burnundakileri çıkarmasını sağlamak en iyi yoldur.

Diş çıkarma hastalık yapar mı?
Bebeklerin çoğu hiç rahatsızlık duymadan, kolayca diş çıkarabilirler. Bazılarında ise huysuzluk, hafif ateş, iştahsızlık ve hafif ishal olabilir. Fakat genellikle çok şiddetli hastalık hali olmaz. Eğer bebek diş çıkartırken ateşi çok yükselmiş, ishal olmuş, halsiz ve bitkin düşmüş ise, bu durumu onun diş çıkarmasına bağlamak yanlış olur. Bebeğin diş çıkarması, tesadüfen başka bir hastalık ile bir araya gelmiş olabilir. Bu durumlarda sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Çocuk ne kadar uyumalıdır?
Uyku saatleri bebekten bebeğe değişebilir. 1 yaşına kadar bebekler, günde 15 -16 saat uyumalıdır. 1 yaşından sonra 10 – 12 saat uyuması yeterlidir. Düzenli ve yeterli uyku, bebeğin gelişmesini besin kadar etkiler.

Çocuk hangi pozisyonda yatırılmalıdır?
Bebeklerin yüzü koyun yatması tehlikelidir. Bebeğinizi sırtüstü, yastık kullanmadan yatırın.

Çocuğun yattığı odada ısı ne kadar olmalıdır?
Çocuğu ısısı 18 – 22 derece olan bir odada yatırın. Aşırı sıcaktan kaçının. Oda ısısı sizin kendinizi rahat hissedebileceğiniz bir düzeyde olmalıdır.

Çocuğun yürümesi neden gecikir?
Çocuklar çoğunlukla 1 yaş dolaylarında yürürler. Ancak bu kural değildir. Eğer bebek sağlıklı ise, 1,5 yaşına kadar yürümemesinin önemi yoktur. Kalça çıkığı, raşitizm denen kemik hastalığı varsa ya da çocuk şişmansa, düşmekten korkuyorsa ya da zeka geriliği varsa yürüme gecikebilir. 1.5 yaşından sonra halen yürüyemeyen çocuğun mutlaka sağlık kuruluşuna götürülmesi önerilir.


Çocuğumun kulakları duyuyor mu?

Bebekler, doğumdan sonraki ilk 2- 3 ay içinde kapı kapanması gibi ani seslere irkilmeyle cevap vermeye başlarlar. 4. aydan itibaren, sizi görmek kaydı ile sesinize gülümseyerek karşılık verir. 7. aydan itibaren başka bir şeyle meşgul değilse, sesin geldiği yöne doğru döner. On ikinci ayından itibaren kendi ismini ya da sık söylenen kelimeleri fark etmeye başlar.

Çocuğun konuşması neden gecikir?
Çocuklar becerilerini birbirinden farklı yaşlarda ve çevrelerde kazanırlar. Sağlıklı ve ailesi tarafından ilgilenilen bir bebeğin çok erken ya da çok geç konuştuğu görülebilir. Bunda endişe edecek bir durum yoktur. 2 yaşında olmasına rağmen halen konuşmayan çocuklarda bir sağlık sorunu olabilir. Ya da aile yeterince ilgilenmemektedir veya arkadaşı yoktur. 2 yaşında olmasına rağmen halen konuşmayan çocukların sağlık kuruluşuna götürülmesi önerilir.

Çocuk kaka ve çişini ne zaman haber verir?
Bazı çocuklar 1 – 1,5 yaş civarında, bazıları 1.5- 2 yaş arasında çişini ve kakasını haber verir. Çocuk bağırsaklarını daha erken kontrol edebildiğinden, önce kakasını haber vermeyi öğrenir. Çişini daha geç haber verir. Tuvalet ihtiyacını haber vermeyen çocukları korkutmak zararlıdır. 2 yaşından önce verilen tuvalet eğitimi çocukta ruhsal bozukluklara neden olabilir.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  kızımın her anı değerli
  TAKVİM
  DUYURU PANOSU

-----RÜYA NİSA-----

6 MAYISTA KONUŞMAYA BAŞLADIM. PAPAĞAN BİLE DİYORUM ARTIK

-----RÜYA NİSA-----

  YURTTAN HABERLER
Başlık: HAVA DURUMU URL: Kategori: Açıklama:

Başlık: son dakika URL:
  GÜNLÜK BURÇLAR VE RÜYA YORUMLARI
Günlük Burç
Bugün 25 ziyaretçi (33 klik) buradaydı!


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol